اَلرَّسُولُ [er-resûl] (صَبُورٌ [ṡabûr] vezninde) ve
اَلرَّسِيلُ [er-resîl] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) Bunlar da elçilik, رِسَالَةٌ [risâlet] maʹnâsınadır; yukâlu: أَرْسَلْتُهُمْ بِرَسُولٍ وَرَسِيلٍ أَيْ بِرِسَالَةٍ Şârihin beyânına göre bunlar fi’l-asl masdarlardır, قَبُولٌ [ḵabûl] ve أَزِيزٌ [ezîz] gibi, baʹdehu ism-i masdar olarak istiʹmâl olundu. Ve bunların fiʹli mehcûrdur. İntehâ. Ve
رَسُولٌ [resûl] Vasf olur, elçiye denir, مُرْسَلٌ [mursel] maʹnâsına; cemʹi أَرْسُلٌ [ersul] gelir ve رُسُلٌ [rusul] gelir zammeteynle ve رُسَلَاءُ [ruselâ΄] gelir, عُلَمَاءُ [ʹulemâ΄] vezninde; yukâlu: هُوَ رَسُولُهُ أَيْ مُرْسَلُهُ Ve kavluhu taʹâlâ fî hikâyeti Mûsâ ve ahîhi Hârûn: ﴿فَقُولَا إِنَّا رَسُولُ رَبِّ الْعَالَمِينَ﴾ وَلَمْ يَقُلْ رُسُلٌ لِأَنَّ فَعُولًا وَفَعِيلًا يَسْتَوِي فِيهِمَا الْمُذَكَّرُ وَالْمُؤَنَّثُ وَالْوَاحِدُ وَالْجَمْعُ
اَلرَّسِيلُ [er-resîl] (râ’nın fethi ve sîn’in kesri ve meddiyle) Bi-maʹnâhu; yukâlu: رَاسَلَهُ مُرَاسَلَةٌ فَهُوَ مُرَاسِلٌ Ve
رَسِيلٌ [resîl] ve
مُرَاسِلٌ [murâsil] Şol ʹavrete dahi derler ki zevci vefât etmiş ola yâhûd zevci kendiye talâk vermesin zann edip âhar kimse için özin tezyîn edip ona haber göndere. Ve bir kimsenin رَسِيلٌ [resîl]i şol kimsedir ki onunla ok atışmada yâ gayrı husûsta haberleşmiş ve şerîk olmuş ola.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı