er-ruʹb ~ اَلرُّعْبُ

Kamus-ı Muhit - الرعب maddesi

اَلرُّعْبُ [er-ruʹb] (râ’nın zammı ve ʹayn’ın sükûnuyla) İsmdir, korkuya denir ki derûna ʹârız olur, فَزَعٌ [fezaʹ] maʹnâsına. Ve zammeteynle lügattir. Mü΄ellifin Baṡâ΄ir’de beyânına göre رُعْبٌ [ruʹb] derûn-ı insânî imtilâ-i havf u fezaʹdan nâşî ʹamel ve hareket ve ikdâmdan munkatıʹ olmak hâletine mevzûʹdur. Pes imtilâ΄ maʹnâsını mülâhaza ile رُعْبٌ [ruʹb] râ’nın fethi ve zammıyla doldurmak maʹnâsına istiʹmâl olunur, tekûlu: رَعَبْتُ الْحَوْضَ أَيْ مَلَأْتُهُ Ve inkıtâʹ maʹnâsı tasavvur ile katʹ maʹnâsına ahz ve istiʹmâl olunur, tekûlu: رَعَبْتُ السَّنَامَ أَيْ قَطَعْتُهُ İntehâ. Ve

رُعْبٌ [ruʹb] (râ’nın zammı ve fethiyle) Korkutmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَعَبَهُ رُعْبًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا خَوَّفَهُ Ve

رُعْبٌ [ruʹb] (râ’nın zammıyla) Korkmak maʹnâsına gelir; yukâlu: رَعَبَ الرَّجُلُ رُعْبًا إِذَا فَزِعَ Ve

رُعْبٌ [ruʹb] Okun temren girecek yerine denir, رُعْظٌ [ruʹż] maʹnâsına. Cemʹi رِعَبَةٌ [riʹabet] قِرَدَةٌ [ḵiredet] gibi. Ve

رَعْبٌ [raʹb] (râ’nın fethiyle) Doldurmak maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: رَعَبَ الْحَوْضَ رَعْبًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا مَلَأَهُ Ve güvercin bülend âvâz ile nagme ve tatrîb ederek ötmek maʹnâsınadır. Gûyâ ki o şedîd âvâza ve âhenkle sâ΄ir güvercinleri korkutur yâhûd mecârî-i savtını o hengâme ile doldurur; yukâlu: رَعَبَتْ الْحَمَامَةُ إِذَا رَفَعَتْ هَدِيلَهَا وَشَدَّتْهُ Ve kesmek maʹnâsınadır; yukâlu: رَعَبَ السَّنَامَ وَغَيْرَهُ إِذَا قَطَعَهُ Ve

رَعْبٌ [raʹb] Sihr ve büyü ve sîmyâya müteʹallik rukye ve efsûna ıtlâk olunur ki gözü doldurup kalbi مَرْعُوبٌ [merʹûb] eder, vasf-bi’l-masdardır. Ve vaʹîd maʹnâsınadır ki bir emr-i muzırr u kabîh îsâlini vaʹd ile tahvîf eylemek hâletinden ʹibârettir. Ve ʹArabların tescîʹ ve takfiye ile îrâd eyledikleri kelâma ıtlâk olunur. Bundan murâd selefte kehene-i ʹArabın taʹbîrât-ı kâhiniyyeleri olan garîbü’l-elfâz tumturaklı müseccaʹ ve mukaffâ kelâmları olacaktır, niteki Saṯîḩ nâm kâhinin bu resme baʹzı kelâmları Târîḣ-i İbn Ḣallikân ve sâ΄ir kütüb-i siyer ü tevârîhte mastûrdur. Ve

رَعْبٌ [raʹb] İşbu maʹânî-i selâseden masdar olur bâb-ı sâlisten olarak. Ve

رَعْبٌ [raʹb] Bir kimsenin derûnuna ʹârız olan korkuyu tesliyet ve tatmîn yâhûd takviyet-i kalble kesr ve izâle eylemek maʹnâsına gelir; yukâlu: رَعَبَهُ إِذَا كَسَرَ رُعْبَهُ

Vankulu Lugatı - الرعب maddesi

اَلرُّعْبُ [er-ruʹb] (râ’nın zammı ve ʹayn’ın sükûnuyla) Korku, havf maʹnâsına; yukâlu: رَعَبْتُهُ فَهُوَ مَرْعُوبٌ مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا أَفْزَعْتَهُ وَلَا يُقَالُ أَرْعَبْتُهُ Ve doldurmak maʹnâsına da gelir; tekûlu: رَعَبْتُ الْحَوْضَ مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ أَيْضًا إِذَا مَلَأْتَهُ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı