el-ʹanâṡî ~ اَلْعَنَاصِي

Kamus-ı Muhit - العناصي maddesi

اَلْعِنْصِيَةُ [el-ʹinṡiyet] (ʹayn’ın ve ṡâd’ın kesri ve yâ’nın tahfîfiyle) ve

اَلْعِنْصَاةُ [el-ʹinṡât] (ʹayn’ın kesriyle) ve

اَلْعَنَاصِي [el-ʹanâṡî] (أَرَاضِي [arâḋî] vezninde) ve

اَلْعُنْصُوَةُ [el-ʹunṡuvet] (ʹayn’ın harekât-ı selâsı ve ṡâd’ın zammıyla) Mutlakan az ve dağınık nesneye denir, nebât ve sâ΄iri olsun. Ve mâlın nısftan sülüs mikdâr bakiyyesine denir. Ve bir bölük deveye yâhûd koyuna ve keçiye denir, عِنْصِيَةٌ [ʹinṡiyet] ve عُنْصُوَةٌ [ʹunṡuvet]in cemʹi عَنَاصِي [ʹanâṡî] gelir; ve minhu yukâlu: مَا بَقِيَ مِنْ مَالِهِ اِلاَّ عَنَاصٍ أَيْ ذَهَبَ مُعْظَمُهُ

Vankulu Lugatı - العناصي maddesi

اَلْعَنَاصِي [el-ʹanâṡî] (ʹayn’ın fethi ve ṡâd’ın kesri ve meddiyle) Cemʹi. Ve

عَنَاصِي [ʹanâṡî] Bölük bölük biten otlara dahi derler ki kıllet üzere ola; yukâlu: فِي أَرْضِ فُلَانٍ عَنَاصٍ مِنَ النَّبْتِ وَهُوَ الْقَلِيلُ الْمُتَفَرِّقُ Ve az olan mâla dahi derler; yukâlu: مَا بَقِيَ مِنْ مَالِ فُلَانٍ إِلَّا عَنَاصٍ أَيْ شَيْءٌ يَسِيرٌ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı