el-ʹiyâfet ~ اَلْعِيَافَةُ

Kamus-ı Muhit - العيافة maddesi

اَلْعَيْفُ [el-ʹayf] (حَيْفٌ [ḩayf] vezninde) ve

اَلْعَيَفَانُ [el-ʹayefân] (fetehâtla) ve

اَلْعِيَافَةُ [el-ʹiyâfet] ve

اَلْعِيَافُ [el-ʹiyâf] (ʹayn’ların kesriyle) Bir taʹâmı yâhûd meşrûbu nâ-hoş görüp iğrenmek maʹnâsınadır ki ekl ve şürbden imtinâʹ eder ve gâh olur ki sâ΄ir nesnede dahi istiʹmâl olunur; yukâlu: عَافَ الرَّجُلُ الطَّعَامَ وَالشَّرَابَ وَقَدْ يُقَالُ فِي غَيْرِهِمَا يَعَافُهُ وَيَعِيفُهُ عَيْفًا وَعَيَفَانًا وَعِيَافَةً وَعِيَافًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ وَالثَّانِي إِذَا كَرِهَهُ فَلَمْ يَأْكُلْ أَوْ لَمْ يَشْرَبْهُ Baʹzılar ʹindinde عِيَافٌ [ʹiyâf], كِتَابٌ [kitâb] vezninde masdardır ve عِيَافَةٌ [ʹiyâfet] كِتَابَةٌ [kitâbet] vezninde ismdir. Ve

عِيَافَةٌ [ʹiyâfet] Kuş kısmıyla tatayyür ve tefe΄΄ül eylemek maʹnâsınadır ki aʹrâb ʹâdetidir. Meselâ kuşun ismini ve savtını ve nüzûl ve mürûru makûlesi evzâʹ ve ahvâlini iʹtibâr edip zuʹmlerine muvâfık muktezâları üzere tefe΄΄ül ve teşe΄΄üm ederler; tekûlu: عِفْتُ الطَّيْرَ أَعِيفُهَا عِيَافَةً مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا زَجَرْتَهَا

Vankulu Lugatı - العيافة maddesi

اَلْعِيَافَةُ [el-ʹiyâfet] (ʹayn’ın kesriyle) Tuyûr kısmıyla tatayyur kılmak, yaʹnî yaramaz fâl kılmak; tekûlu: عِفْتُ الطَّيْرَ أَعِيفُهَا عِيَافَةً إِذَا زَجَرْتَهَا Yaʹnî onunla fâl tutunsan meselâ ismiyle ve konduğu yerler ile ve onların asvâtıyla fâl etsen.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı