el-metûḩ ~ اَلْمَتُوحُ

Kamus-ı Muhit - المتوح maddesi

اَلْمَتُوحُ [el-metûḩ] (صَبُورٌ [ṡabûr] vezninde) Makara ve çarhla suyu çekilir olan kuyuya denir ki derin olur; yakın olup suyu el ile alınır olan kuyu mukâbilidir; yukâlu: بِئْرٌ مَتُوحٌ إِذَا كَانَتْ يُمَدُّ مِنْهَا بِالْيَدِ عَلَى الْبَكَرَةِ Ve mesâfe-i baʹîdeye ıtlâk olunur; yukâlu: عُقْبَةٌ أَيْ مَسَافَةٌ مَتُوحٌ أَيْ بَعِيدَةٌ

Vankulu Lugatı - المتوح maddesi

اَلْمَتُوحُ [el-metûḩ] (mîm’in fethi ve tâ’nın zammıyla) Kezâlik su çeken kimse; yukâlu: مَتَحَ الْمَاءَ يَمْتَحُهُ مَتْحًا فَهُوَ مَاتِحٌ إِذَا نَزَعَهُ Ve

مَتُوحٌ [metûḩ] (mîm’in fethiyle) Şol kuyuya derler ki bekre ile çekile; yukâlu: بِئْرٌ مَتُوحٌ لِلَّتِي يُمَدُّ مِنْهَا مَاءٌ بِالْيَدَيْنِ عَلَى الْبَكَرَةِ Bu tefsîrden fehm olunur ki sâhib-i Ṡurâḩ’ın مَتُوحٌ [metûḩ] “çâh ki ez-vey be-dest âb tuvân keşîden bî-delv” dediği sehv olur. Ve Cevherî’nin عَلَى الْبَكَرَةِ dediği ʹibâret-i sarîhadan gaflet olur. Ve

مَتُوحٌ [metûḩ] Irak olan nesneye dahi derler; yukâlu: سِرْنَا عُقْبَةً مَتُوحًا أَيْ مَسَافَةً بَعِيدَةً Ve عُقْبَةٌ [ʹuḵbet] ʹayn’ın zammıyla mesâfe demek olur.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı