اَلْمَجْدُودُ [el-mecdûd] Bu dahi pek nasîbli adama denir.
اَلْمَجْدُودُ [el-mecdûd] مَحْظُوظٌ [maḩżûż] maʹnâsına ki nasîblenmiş demek olur. Ve
جَدٌّ [cedd] Gınâ maʹnâsına da gelir, nitekim duʹâda “لَا يَنْفَعُ ذَالْجَدِّ مِنْكَ الْجَدُّ” derler لَا يَنْفَعُ ذَا الْغِنَى مِنْكَ غِنَاهُ maʹnâsına, yaʹnî “Ganî olanlara gınâsı müfîd olmaz belki müfîd olan senin tâʹatine iştigâldir.” Pes مِنْكَ [minke] عِنْدَكَ [ʹindeke] maʹnâsına olur. Ve
جَدٌّ [cedd] Ululuk maʹnâsına da gelir. Kâlallâhu taʹâlâ: ﴿جَدُّ رَبِّنَا﴾ (الجن 3) أَيْ عَظَمَةُ رَبِّنَا وَقِيلَ غِنَاهَا Ve
جَدٌّ [cedd] Ululuk hâsıl kılmağa dahi derler. Ve fî hadîsi Enes: “كَانَ الرَّجُلُ مِنَّا إِذَا قَرَأَ الْبَقَرَةَ وَآلَ عِمْرَانَ جَدَّ فِينَا” أَيْ عَظُمَ فِي أَعْيُنِنَا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı