el-munâfeḵat ~ اَلْمُنَافَقَةُ

Kamus-ı Muhit - المنافقة maddesi

اَلْمُنَافَقَةُ [el-munâfeḵat] (مُفَاعَلَةٌ [mufâʹalet] vezninde) ve

اَلنِّفَاقُ [en-nifâḵ] (جِدَالٌ [cidâl] vezninde) Bir kâfir küfrünü setr edip sûretâ imân ve islâm izhâr eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: نَافَقَ فِي الدِّينِ إِذَا سَتَرَ كُفْرَهُ وَأَظْهَرَ إِيمَانَهُ Şârihin beyânına göre vech-i mezkûr üzere ʹArab tavşanının نَافِقَاءُ [nâfiḵâ΄] nâm mestûr yuva ittihâzından me΄hûzdur. Ve bu taʹbîr İslâmîdir, kable’l-İslâm ʹArablar istiʹmâl eylemezler idi. Ve Râġib’in beyânına göre نَافِقَاءُ [nâfiḵâ΄] iki kapılı olmakla نِفَاقٌ [nifâḵ] ondan me΄hûzdur, مُنَافِقٌ [munâfiḵ] kimse gûyâ ki bir kapıdan şerʹe duhûl ve bir kapıdan hurûc eder. İntehâ. Ve ʹArab tavşanı نَافِقَاءُ [nâfiḵâ΄] dedikleri yuvasına girmek maʹnâsınadır; yukâlu: نَافَقَ الْيَرْبُوعُ إِذَا أَخَذَ فِي نَافِقَائِهِ

Vankulu Lugatı - المنافقة maddesi

اَلْمُنَافَقَةُ [el-munâfeḵat] (mîm’in zammı ve fâ’nın fethiyle) Bi-maʹnâhu; yukâlu: نَفَّقَ الْيَرْبُوعُ تَنْفِيقًا وَنَافَقَ كَذَلِكَ إِذَا أَخَذَ فِي نَافِقَاءِهِ وَمِنْهُ اشْتِقَاقُ الْمُنَافِقِ فِي الدِّينِ Yaʹnî münâfıka münâfık dedikleri dînde hîle ve hudʹa üzere olduğuna binâ΄endir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı