el-melîʹ ~ اَلْمَلِيعُ

Kamus-ı Muhit - المليع maddesi

اَلْمَلِيعُ [el-melîʹ] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) Arz-ı vâsiʹaya yâhûd aslâ nebât eseri olmayan yâhûd bir başından bir şey ırak düpdüz arza denir,yâhûd şol sokak tarzında daracık uzunca yere denir ki derinliği bir adam boyu kadar olur, bir mikdârca gittikten sonra kesilip yine düze çıkar. Bu misilli yer baʹzı düz sahrâda ve mütûn-ı arzda olur ki derbend içi gibi aralıkta zuhûr eder. Cemʹi مُلُعٌ [muluʹ] gelir, كُتُبٌ [kutub] vezninde. Ve

مَلِيعٌ [melîʹ] Yüğrük nâkaya denir. Ve yüğrük kısrağa denir; yukâlu: نَاقَةٌ وَفَرَسٌ مَلِيعٌ أَيْ سَرِيعَةٌ Ve bir tarîkin ismidir harf-i taʹrîfsiz.

Vankulu Lugatı - المليع maddesi

اَلْمَلِيعُ [el-melîʹ] (mîm’in fethi ve lâm’ın kesri ve meddiyle) ve

اَلْمُلَاعُ [el-melâʹ] (mîm’in fethiyle) Bunların ikisinde şol sahrâ maʹnâsınadır ki onun otu olmaya. Ve ʹArabların mesellerindendir: “أَوْدَتْ بِهِ عُقَابُ مُلَاعٍ” dedikleri, أَهْلَكَتْ maʹnâsına. Ebû ʹUbeyd eyitti: Bu mesel vâhidde ve cemʹde istiʹmâl olunur, “طَارَتْ بِهِ الْعَنْقَاءُ” ve “حَلَّقَتْ بِهِ عَنْقَاءُ مُغْرِبٍ” dedikleri gibidir. Ve تَحْلِيقٌ [taḩlîḵ] ḩâ-i mühmele ile kuş uçarken yükselmeğe derler ve مُغْرِبٌ [muġrib] mîm’in zammı ve râ-i mühmelenin kesriyle garâbet maʹnâsınadır; yaʹnî onu “Maʹrûfü’l-ism ve mechûlü’l-cism olan kuş aldı” ki maksûd görünmez belâya ve âfete uğradı demektir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı