اَلْمَانِعُ [el-mâniʹ] ve
اَلْمَنَّاعُ [el-mennâʹ] ve
اَلْمَنُوعُ [el-menûʹ]صَبُورٌ) [ṡabûr] vezninde) İsm-i fâʹillerdir. مَانِعٌ [mâniʹ]in cemʹi مَنَعَةٌ [meneʹat] gelir fetehâtla ve minhu yukâlu: هُوَ فِي عِزٍّ وَمَنَعَةٍ مُحَرَّكَةً وَيُسَكَّنُ أَيْ مَعَهُ مَنْ يَمْنَعُهُ مِنْ عَشِيرَتِهِ Yaʹnî “Filân ʹizz ve şevket ve havza-i devletini hâmî müteʹallakât ve ʹaşîret sâhibi adamdır” demektir. Burada مَنَعَةٌ [meneʹat] مَانِعٌ [mâniʹ]in cemʹidir. Ve أَنَفَةٌ [enefet] ve عَظَمَةٌ [ʹażamet] gibi masdar dahi olur. Ve baʹzılar nûn’u iskân ederler ki yine masdar olur ki sû΄-i kasd edenleri dâfiʹ zor ve kuvvet sâhibi demek olur. Mütercim der ki مَانِعٌ[Mâniʹ] esmâ-i hüsnâdandır, kâle fi’n-Nihâye: هُوَ الَّذِي يَمْنَعُ عَنْ أَهْلِ طَاعَتِهِ وَيَحُوطُهُمْ وَيَنْصُرُهُمْ وَقِيلَ يَمْنَعُ مَنْ يُرِيدُ مِنْ خَلْقِهِ مَا يُرِيدُ وَيُعْطِيهِ مَا يُرِيدُ
اَلْمَانِعُ [el-mâniʹ] (nûn’un kesriyle) ve
اَلْمَنُوعُ [el-menûʹ] (mîm’in fethi ve nûn’un zammı ile) ve
اَلْمَنَّاعُ [el-mennâʹ] (mîm’in fethi ve nûn’un teşdîdiyle) Bunların üçü dahi menʹ edici maʹnâsınadır. Ve
مَنْعٌ [menʹ] Bir kimseyi bir işten alıkomağa dahi derler; yukâlu: مَنَعْتُ الرَّجُلَ عَنِ الشَّيْءِ فَامْتَنَعَ مِنْهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı