el-memleket ~ اَلْمَمْلَكَةُ

Kamus-ı Muhit - المملكة maddesi

اَلْمَمْلَكَةُ [el-memleket] (mîm’in fethi ve lâm’ın harekât-ı selâsıyla) Masdardır, niteki zikr olundu. Ve ʹArabların عَبْدُ مَمْلَكَةٍ [ʹabdu memleketin] dedikleri şol kuldur ki özü esîr olup peder ve mâderi esîr olmaya, niteki عَبْدٌ قَنٌّ [ʹabdun ḵann] köle-zâde olan köleden ʹibârettir. Ve baʹzılar عَبْدٌ قَنٌّ [ʹabdun ḵann] iştirâ olunan kuldur dediler; yukâlu: هُوَ عَبْدُ مَمْلَكَةٍ إِذَا مُلِكَ وَلَمْ يُمْلَكْ أَبَوَاهُ Ve

مَمْلَكَةٌ [memleket] (lâm’ın fethi ve zammıyla) Pâdişâhın ʹizz ve mülküne ve ferr ve dârât ve saltanatına ve hadem ve haşem ve bendegânına ıtlâk olunur; yukâlu: ذَاكَ الْمَلِكُ صَاحِبُ مَمْلَكَةٍ أَيْ عِزٍّ وَسُلْطَانٍ وَعَبِيدٍ Ve lâm’ın fethiyle ism-i mekândır, kalem-rev-i saltanatı olan arâzî ve eyâlâta ıtlâk olunur ve lâm’ın zammıyla memleketinin vasatına ıtlâk olunur, سُرَّةُ الْمُلْكِ [surretu’l-mulk] gibi.

اَلْمِلْكُ [el-melk] (mîm’in harekât-ı selâsı ve lâm’ın sükûnuyla) ve

اَلْمَلَكَةُ [el-meleket] (fetehâtla) ve

اَلْمَمْلُكَةُ [el-memluket] (mîm’in fethi ve lâm’ın zammı, ʹalâ-kavlin harekât-ı selâsıyla) Bir nesneye istiklâl vechi üzere zabt eylemeğe kâdir olarak zafer bulup zîr-i dest ü istîlâya almak maʹnâsınadır ki mâlik olmak taʹbîr olunur; yukâlu: مَلَكَ الشَّيْءَ مِلْكًا مُثَلَّثَةً وَمَلَكَةً وَمَمْلُكَةً مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا احْتَوَاهُ قَادِرًا عَلَى الْإِسْتِبْدَادِ بِهِ Ve

مُلْكٌ [mulk] (mîm’in harekât-ı selâsıyla yâhûd fethateynle yâhûd zammeteynle) Mülkiyyet üzere zabt ve tasarruf olunacak nesneye denir; yukâlu: مَا لَهُ مُلْكٌ أَوْ مَلَكٌ أَوْ مُلُكٌ أَيْ شَيْءٌ يَمْلِكُهُ Ve beyne’l-aʹrâb bir adamın merʹâ ve meşreb ve devâbb ve mevâşîsine yâhûd bir adamın kendisi hafr edip infirâd üzere zabt eylediği kuyuya ıtlâk olunur; ve minhu tekûlu: لِي فِي هَذَا الْوَادِي مُلْكٌ مُثَلَّثًا وَيُحَرَّكُ أَيْ مَرْعًى وَمَشْرَبٌ وَمَالٌ أَوْ هِيَ الْبِئْرُ يَحْفِرُهَا وَيَنْفَرِدُ بِهَاVe

مُلْكٌ [mulk] (mîm’in harekât-ı selâsıyla) Hâssaten bir adamın suyuna ıtlâk olunur; yukâlu: لَيْسَ لَهُمْ مُلْكٌ مُثَلَّثًا أَيْ مَاءٌ Ve

مُلْكٌ [mulk] (kezâlik harekât-ı selâsla) Memlûk maʹnâsına müstaʹmeldir, مَلَكَةٌ [meleket] gibi, ke-mâ se-yuzkeru. Ve bir adamın taht-ı iktidârında olan şey΄e denir; tekûlu: أَعْطَانِي مِنْ مُلْكِهِ مُثَلَّثَةً أَيْ مِمَّا يَقْدِرُ عَلَيْهِ Ve yine harekât-ı selâsla kulluk, rıkk ve bendegî maʹnâsınadır; yukâlu: طَالَ مُلْكُهُ مُثَلَّثَةً أَيْ رِقُّهُ Ve yine harekât-ı selâsla hatun tezevvüc eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: أَمْلَكَهُ إِيَّاهَا حَتَّى مَلَكَهَا مُلْكًا مُثَلَّثًا أَيْ زَوَّجَهُ إِيَّاهَا فَتَزَوَّجَهَا وَلَا يُقَالُ مَلَكَ بِهَا وَلَا أَمْلَكَ Ve مُلْكُ الطَّرِيقِ [mulku’ṯ-ṯarîḵ] yine harekât-ı selâsla yolun vasatına yâhûd kenârına ıtlâk olunur; yukâlu: أَخَذَ مُلْكَ الطَّرِيقِ أَيْ وَسَطَهُ أَوْ حَدَّهُ

Vankulu Lugatı - المملكة maddesi

اَلْمَمْلَكَةُ [el-memleket] (mîm-i evvelin ve lâm’ın fethiyle) İsm-i mekândır, maʹnâ-yı mezkûrdan. Ve

عَبْدُ مَمْلَكَةٍ [ʹabdu memleket] Şol kuldur ki özü esîr olup babası ve anası esîr olmaya. Ve fi’l-hadîsi: “أَنَّ الْأَشْعَثَ بْنَ قَيْسٍ خَاصَمَ أَهْلَ نَجْرَانَ إِلَى عُمَرَ فِي رِقَابِهِمْ وَكَانَ قَدِ اسْتَعْبَدَهُمْ فِي الْجَاهِلِيَّةِ فَلَمَّا أَسْلَمُوا أَبَوْا عَلَيْهِ فَقَالُوا يَا أَمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ إِنَّا إِنَّمَا كُنَّا عَبِيدَ مَمْلَكَةٍ وَلَمْ نَكُنْ عَبِيدَ قِنٍّ” Kisâ΄î eyitti: قِنٌّ [ḵinn] odur ki özü ve babası ve anası esîr ola ve عَبِيدُ مَمْلَكَةٍ [ʹabîdu memleket] odur ki özlerine galebe olunmakla istiʹbâd olunalar, hâlâ ki asllarında ahrâr olalar. Ve baʹzılar eyitti: قِنٌّ [ḵinn] ʹabd-i müşterâ olandır.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı