اَلنِّسْيُ [en-nisy] ve
اَلنِّسْيَانُ [en-nisyân] ve
اَلنِّسَايَةُ [en-nisâyet] ve
اَلنِّسَاوَةُ [en-nisâvet] (nûn’ların kesriyle) ve
اَلنَّسْوَةُ [en-nesvet] (خَطْوَةٌ [ḣaṯvet] vezninde) Unutmak maʹnâsınadır; yukâlu نَسِيَهُ نَسْيًا وَنِسْيَانًا وَنِسَايَةً وَنِسَاوَةً مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ ضِدُّ حَفِظَهُ Mü΄ellifin Baṡâ΄ir’de beyânına göre نِسْيَانٌ [nisyân] mâddesi bir adam kendisine istîdâʹ olunan nesnenin zabtını terk eylemekten ʹibârettir. O dahi adamın zaʹf-ı kalbinden yaʹnî hâfızası zaʹîf olduğundan yâhûd gafletinden neş΄et eder yâhûd ʹan-kasdin kalbinden zikri sâkıt olur; hakkında zemm-i ilâhî müteretteb olan kısm-ı ahîrdir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı