en-nezîf ~ اَلنَّزِيفُ

Kamus-ı Muhit - النزيف maddesi

اَلْمَنْزُوفُ [el-menzûf] ve

اَلنَّزِيفُ [en-nezîf] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) Kanı pek çok akmakla bî-tâb u tüvân kalmış adama denir; ve minhu’l-meselu: “أَجْبَنُ مِنَ الْمَنْزُوفِ ضَرِطًا” Aslı budur ki iki kimse beyâbâna çıkıp giderken karşıdan bir ağaç görünmekle biri “İşbu görünen sevâd harâmîleridir ki yolumuzu gözetiyorlar” dedi. Refîki “Lâ, belki o عُشَرَةٌ [ʹuşeret]tir” dedi, zamm-ı ʹayn’la ki murâdı şecere-i ʹuşerettir. Refîk, ʹayn’ın zammesini telâş ve ıztırâbından hoşça fehm eylememekle ʹayn’ın fethiyle عَشَرَةٌ dedi kıyâs eylemekle iki adam on adama ne gûne mukâvemet edebilir diyerek ve bir taraftan zartalayarak cânı çıkıp gitti. Ve baʹzılar dedi ki birkaç bî-zevc hatunlar var idi. İçinden birisini bir adama tezvîc ettiler ki dâ΄imâ sabâh uykusu uyur idi. Her sabâh kendisine sabûh getirip bîdâr ettiklerinde “Kâşkî beni düşman zuhûr eyledi diye cenk için bîdâr eyleseniz idi!” diye ʹarz-ı şecâʹat eder idi. Herîfin bu iddiʹâsını istimâʹ edenler, bu adam bahâdıra benzer, bunu bir defʹa imtihân edelim dediler. Pes bir sabâh vaktinde ʹale’l-ʹâde gelip mezbûru bîdâr ettiklerinde yine kelâm-ı evveli îrâd ederek kıyâma mübâşeret eylemekle نَعَمْ، هَذِهِ نَوَاصِي الْخَيْلِ dediklerinde اَلْخَيْلَ اَلْخَيْلَ deyip ve bir taraftan harıl harıl zartalayarak murg-ı cânı pervâz edip itti. Baʹzılar dediler ki مُنْزُوفُ ضَرِطًا [menzûfu ḋariṯâ] ḋâd’ın fethi ve râ’nın kesriyle bâdiyede bir cânver adıdır. Onu bir kimse çağırdıkta helâk oluncaya dek zartalayıp gider. Ve işbu meselin aslı husûsunda iki kavl dahi vardır, Emšamp;âl-i Meydânî’de meşrûhtur. Ve

مَنْزُوفٌ [menzûf] ve

نَزِيفٌ [nezîf] Susuzluktan dili ve damarları kurumuş adama denir; yukâlu: رَجُلٌ مَنْزُوفٌ وَنَزِيفٌ إِذَا كَانَ قَدْ يَبِسَتْ عُرُوقُهُ وَجَفَّ لِسَانُهُ مِنْ عَطَشٍ Ve

نَزِيفٌ [nezîf] Mahmûm adama ıtlâk olunur. Ve sarhoşa denir; yukâlu: رَجُلٌ نَزِيفٌ أَيْ مَحْمُومٌ وَكَذَا سَكْرَانُ Ve ʹİkrime b. Ebî Cehl’in kılıcı ismidir.

Vankulu Lugatı - النزيف maddesi

اَلنَّزِيفُ [en-nezîf] (nûn’un fethi ve zâ’nın kesri ve meddiyle) Kanı çok akıp zaʹîf olan kimse. Ve

نَزِيفٌ [nezîf] Mest olan kimseye de derler, ʹaklı tükenip kalmadığı için.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı