اَلنَّزْوُ [en-nezv] (nûn’un fethi ve zây-ı muʹcemenin sükûnuyla) ve
اَلنُّزَاءُ [en-nuzâ΄] (غُرَابٌ [ġurâb] vezninde) ve
اَلنُّزُوُّ [en-nuzuvv] (عُلُوٌّ [ʹuluvv] vezninde) ve
اَلنَّزَوَانُ [en-nezevân] (fetehâtla) Sıçramak ve atlamak maʹnâsınadır; yukâlu: نَزَا عَلَيْهِ يَنْزُو نَزْوًا وَنُزَاءً وَنُزُوًّا وَنَزَوَانًا إِذَا وَثَبَ عَلَيْهِ Ve gönül bir nesneye çekinmek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: نَزَا بِهِ قَلْبُهُ إِذَا طَمَحَ Ve eşek kısmı haşarılıktan beri öte şâtır gibi kalkımak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: نَزَتِ الْحُمُرُ إِذَا وَثَبَتْ مِنَ الْمَرَاحِ أَيْ مَرِحَتْ فَوَثَبَتْ Ve tencerede taʹâm kaynamak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: نَزَا الطَّعَامُ إِذَا غَلَا
اَلنَّزَوَانُ [en-nezevân] (fethateynle) Bi-maʹnâhu; yukâlu: نَزَا يَنْزُو نَزْوًا وَنَزَوَانًا Ve fi’l-meseli: “نَزْوُ الْفَرَارِ اسْتَجْهَلَ الْفَرَارَا” Ve فَرَارٌ [ferâr] fâ’nın fethi ve râ΄-i evvelin tahfîfiyle yaban sığırının yavrusu yaʹnî mezbûr resîde olup ineğe sıçradıkta onu görüp olmayanlar dahi sıçrar. Ve
نَزْوٌ [nezv] Gönül bir nesneye meyl edip çekinmeğe dahi derler; yukâlu: قَلْبِي يَنْزُو إِلَى كَذَا أَيْ يُنَازِعُ إِلَيْهِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı