اَلْهَفْوُ [el-hefv] (عَفْوٌ [ʹafv] vezninde) ve
اَلْهَفْوَةُ [el-hefvet] (خَطْوَةٌ [ḣaṯvet] vezninde) ve
اَلْهَفَوَانُ [el-hefevân] (هَذَيَانٌ [hežeyân] vezninde) Sürʹatle gitmek maʹnâsınadır; yukâlu: هَفَا الرَّجُلُ يَهْفُو هَفْوًا وَهَفْوَةً وَهَفَوَانًا إِذَا أَسْرَعَ Ve kuş kanat kakıp uçmak maʹnâsınadır; yukâlu: هَفَا الطَّائِرُ بِجَنَاحَيْهِ إِذَا خَفَقَ Ve bir adamın ayağı kayıp sürçmek maʹnâsınadır; yukâlu هَفَا الرَّجُلُ إِذَا زَلَّ Ve acıkmak maʹnâsınadır; yukâlu: هَفَا زَيْدٌ إِذَا جَاعَ Ve
هَفْوٌ [hefv] ve
هُفُوٌّ [hufuvv] (سُمُوٌّ [sumuvv] vezninde) Yün pâresi havâya ağıp tozmak maʹnâsınadır; yukâlu: هَفَتِ الصُّوفَةُ هَفْوًا وَهُفُوًّا إِذَا ذَهَبَ Ve yel yün pâresini havâda beri öte oynatmak maʹnâsınadır; yukâlu: هَفَتِ الرِّيحُ بِالصُّوفَةِ إِذَا حَرَّكَتْهَا وَذَهَبَتْ بِهَا Ve gönül müteʹallik olduğu nesnenin ardınca gitmek maʹnâsınadır; yukâlu: هَفَا الْفُؤَادُ إِذَا ذَهَبَ فِي أَثَرِ الشَّيْءِ Ve sevinip tarab-nâk olmak maʹnâsınadır; yukâlu: هَفَا الرَّجُلُ إِذَا طَرِبَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı