el-helûʹ ~ اَلْهَلُوعُ

Kamus-ı Muhit - الهلوع maddesi

اَلْهَلُوعُ [el-helûʹ] (صَبُورٌ [ṡabûr] vezninde) Şol kimseye denir ki şerr ve kerîhe vukûʹundan cezaʹ ve fezaʹ edip ve cemʹ-i mâla harîs ve mütehâlik ve bahîl ola. ʹAlâ-kavlin pek teng-meşreb olmakla mesâ΄ib ve beliyyât hengâmında kalbi sıkılıp sabrsızlık ede ki murâd beliyye zuhûrunda telâş ve ıztırâb edip nâsa zacret ve mihnetinden dem-be-dem şikâyetlenir olan kimsedir; yukâlu: رَجُلٌ هَلُوعٌ إِذَا كَانَ يَفْزَعُ مِنَ الشَّرِّ وَيَحْرِصُ وَيَشِحُّ عَلَى الْمَالِ أَوِ الضَّجُورُ لاَ يَصْبِرُ عَلَى الْمَصَائِبِ Şârihin beyânına göre ﴿إِنَّ الْإِنْسَانَ خُلِقَ هَلُوعًا﴾ âyetinin zeylinde vârid olan ﴿إِذَا مَسَّهُ الشَّرُّ جَزُوعًا وَإِذَا مَسَّهُ الْخَيْرُ مَنُوعًا﴾ âyet-i kerîmeler هَلُوعٌ [helûʹ]un tefsîridir.

Vankulu Lugatı - الهلوع maddesi

اَلْهَلُوعُ [el-helûʹ] (hâ’nın fethi ve lâm’ın zammı ve meddiyle) Bi-maʹnâhu. Ve kad câ΄e fi’l-hadîsi: “مِنْ شَرِّ مَا أُوتِيَ الْعَبْدُ شُحٌّ هَالِعٌ وَجُبْنٌ خَالِعٌ” Yaʹnî şol buhldür insâna verilen yaramaz nesnelerin biri ki kıllet-i sabrı ve hüznü mûcib ola. Ve بُخْلٌ [buḣl]u هَالِعٌ [hâliʹ] ile sıfatlamak, يَوْمٌ [yevm]i عَاصِفٌ [ʹaṡif]le ve لَيْلٌ [leyl]i نَائِمٌ [nâ΄im] ile sıfatlamak gibidir, يَوْمٌ عَاصِفٌ ve لَيْلٌ نَائِمٌ dedikleri kelâmda. Ve عَاصِفٌ [ʹâṡif] şedîd olan yele derler pes işbu hadîs-i şerîf onu müşʹir olur ki fiʹl-i mezbûrda sıfat فَاعِلٌ [fâʹil] vezni üzere dahi gele. Ve bu dahi muhtemeldir ki هَالِعٌ [hâliʹ]in فَاعِلٌ [fâʹil] vezni üzere gelmesi خَالِعٌ [ḣâliʹ] kelimesine münâsebetten ötürü ola. Ve خَالِعٌ [ḣâliʹ]den murâd şol havftır ki kalbi kopara, pür-ziyâde şiddetinden.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı