اَلْوَجْمُ [el-vecm] (رَجْمٌ [recm] vezninde) ve
اَلْوُجُومُ [el-vucûm] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Gayz ve infiʹâlden nâşî sükût edip durmak maʹnâsınadır; yukâlu: وَجَمَ الرَّجُلُ وَجْمًا وَوُجُومًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا سَكَتَ عَلَى غَيْظٍ Ve bir nesneden hoşlanmayıp iğrenmek maʹnâsınadır; yukâlu: وَجَمَ الشَّيْءَ إِذَا كَرِهَهُ Ve bir adamın göğsüne vurmak maʹnâsınadır; yukâlu: وَجَمَ فُلَانًا إِذَا لَكَزَهُ Ve
وَجْمٌ [vecm] Çolpa ve kemter adama denir; yukâlu: رَجُلٌ وَجْمٌ أَيْ رَدِيءٌ Ve yukâlu: هُوَ وَجْمُ سُوءٍ أَيْ رَجُلُ سُوءٍ Yaʹnî “Yaramaz ve bed-kâr ve bed-kirdâr kimsedir.” Ve
وَجَمٌ [vecem] (fethateynle) Câ-be-câ tepeler üzere taşlardan yığılmış oyuğa enir ki yol bilmek için yapılan oyuklardan aglaz ve atvel olur ve bunlar ʹÂd kavminden kalmıştır; cemʹi أَوْجَامٌ [evcâm]dır. Baʹzılar dedi ki أَوْجَامٌ [evcâm] şol binâlara denir ki sahrâlarda onlar ile cihet ve cânib idrâk ve istidlâl olunur. Ve
وَجَمٌ [vecem] Havftan nâşî sükût eylemek maʹnâsına olur; tekûlu: لَمْ أَجِمْ عَنْهُ أَيْ لَمْ أَسْكُتْ عَنْهُ فَزَعًا
اَلْوُجُومُ [el-vucûm] (zammeteynle) Gussadan sâkit olmak; yukâlu: وَجَمَ مِنَ الْأَمْرِ وُجُومًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا اشْتَدَّ حُزْنُهُ حَتَّى أَمْسَكَ عَنِ الْكَلَامِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı