اَلْعِدَةُ [el-ʹidet] (ʹayn’ın kesriyle) ve
اَلْوَعْدُ [el-vaʹd] (وَجْدٌ [vecd] vezninde) ve
اَلْمَوْعِدَةُ [el-mevʹidet] (masdar-ı mîmî olarak) ve
اَلْمَوْعُودُ [el-mevʹûd] (مَفْعُولٌ [mefʹûl] vezninde) ve
اَلْمَوْعُودَةُ [el-mevʹûdet] (مَصْدُوقَةٌ [maṡdûḵat] vezninde) Kavlle bir nesneyi edecek ve işleyecek olmak maʹnâsınadır ki bir kimseye söz vermek taʹbîr olunur; yukâlu: وَعَدَهُ الْأَمْرَ وَبِالْأَمْرِ عِدَةً وَوَعْدًا وَمَوْعِدًا وَمَوْعِدَةً وَمَوْعُودًا وَمَوْعُودَةً ve yukâlu: وَعَدَهُ خَيْرًا وَشَرًّا
اَلْوَعْدُ [el-vaʹd] (vâv’ın fethi ve ʹayn’ın sükûnuyla) Hayrda ve şerrde istiʹmâl olunur. Kâle’l-Ferrâ yukâlu: وَعَدْتُهُ خَيْرًا وَوَعَدْتُهُ شَرًّا Ve kaçan ki hayrı ve şerri birbirinden fark etmek isteseler hayrda وَعْدٌ [vaʹd] ve عِدَةٌ [ʹidet] derler ve şerrde إِيعَادٌ [îʹâd] ve وَعِيدٌ [veʹîd] derler, pes عِدَةٌ [ʹidet] aslında وَعْدٌ [vaʹd] idi hâ΄ vâv’dan ʹivaz olmuştur.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı