اَلْيُسْرُ [el-yusr] (yâ’nın zammıyla) ve
اَلْيُسُرُ [el-yusur] (zammeteynle) ve
اَلْيَسَارُ [el-yesâr] (سَحَابٌ [seḩâb] vezninde) ve
اَلْيَسَارَةُ [el-yesâret] ve
اَلْمَيْسَرَةُ [el-meyseret] (mîm’in fethi ve sîn’in harekât-ı selâsıyla) İsmlerdir, âsânlık maʹnâsınadır; yukâlu: فِيهِ يُسْرٌ وَيُسُرٌ وَيَسَارٌ وَمَيْسَرَةٌ مُثَلَّثَةَ السِّينِ أَيْ سُهُولَةٌ Ve zenginliğe denir, gınâ maʹnâsına. Ve
يُسْرٌ [yusr] Kolaylığa denir ki عُسْرٌ [ʹusr] mukâbilidir. Ve
يُسْرٌ [Yusr] Bir mevziʹ adıdır.
اَلْيَسَارُ [el-yesâr] (yâ’nın fethiyle) Sol maʹnâsına; يَمِينٌ [yemîn]in mukâilidir ve يِسَارٌ [yisâr] demek câ΄iz değildir yâ’nın kesriyle. Ve
يَسَارٌ [yesâr] ve
يَسَارَةٌ [yesâret] Ganî olmağa dahi derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı