اَلتَّعَادِي [et-teʹâdî] (تَفَاعُلٌ [tefâʹul] vezninde) Seğirtmek husûsunda yarışmak maʹnâsınadır; yukâlu: تَعَادَوْا إِذَا تَبَارَوْا فِي الْعَدْوِ Ve
تَعَادِي [teʹâdî] تَعْدَاءٌ [taʹdâ΄] kelimesinden cemʹ olur ki emkine-i gayr-i mütesâviyeye yaʹnî düz ve oturaklı olmayıp çakır çukur olan yerlere denir ki onlarda râhâtla oturulmaya; kâle’ş-şârih ve minhu’l-hadîsu: “وَفِي الْمَسْجِدِ جَرَاثِيمُ وَتَعَادٍ” أَيْ أَمْكِنَةٌ مُخْتَلِفَةٌ غَيْرُ مُسْتَوِيَةٍ Ve
تَعَادِي [teʹâdî] Masdar olur, bir mahal düz ve oturaklı olmayıp nâ-hemvâr olmak maʹnâsına; yukâlu: تَعَادَى الْمَكَانُ إِذَا تَفَاوَتَ وَلَمْ يَسْتَوِ Ve ıraklaşmak maʹnâsınadır; yukâlu: تَعَادَى الرَّجُلُ إِذَا تَبَاعَدَ Ve nâs beyninde fesâd ve ihtilâf tahaddüs eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: تَعَادَى مَا بَيْنَهُمْ إِذَا اخْتَلَفَ Ve birbirine düşmanlık eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: تَعَادَى الْقَوْمُ إِذَا عَادَى بَعْضُهُمْ بَعْضًا
اَلتَّعَادِي [et-teʹâdî] (tâ’nın fethi ve dâl’ın kesri ve meddiyle) Düşmanlık etmek; yukâlu: تَعَادَى الْقَوْمُ مِنَ الْعَدَاوَةِ Ve fâsid olmak maʹnâsına da gelir; yukâlu: تَعَادَى مَا بَيْنَهُمْ أَيْ فَسَدَ Ve تَبَاعُدٌ [tebâʹud] maʹnâsına da gelir; yukâlu: تَعَادَى أَيْ تَبَاعَدَ Ve
تَعَادِي [teʹâdî] Kavmin birbirine marazı sirâyet etmeğe yâhûd birbiri ardınca olmasına dahi derler; yukâlu: تَعَادَى الْقَوْمُ إِذَا أَصَابَ هَذَا مِثْلُ دَاءٍ هَذَا مِنَ الْعَدْوَى أَوْ يَمُوتَ بَعْضُهُمْ فِي إِثْرِ بَعْضٍ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı