taʹḵîb ~ تَعْقِيبٌ

Kamus-ı Muhit - تعقيب maddesi

تَعْقِيبٌ [taʹḵîb] Namâzdan sonra duʹâ için oturup kalmak maʹnâsınadır ki ıtlâkât-ı şerʹiyyedendir; ve minhu’l-hadîsu: “مَنْ عَقَّبَ فِي صَلاَةٍ فَهُوَ فِي الصَّلاَةِ” Ve terâvîh namâzından sonra nâfile kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَقَّبَ التَّرَاوِيحَ إِذَا صَلَّى بَعْدَهَا يَعْنِي نَافِلَةً Kâle fi’n-Nihâye ve minhu hadîsu Enes: أَنَّهُ عَلَيْهِ السَّلاَمُ “سُئِلَ عَنِ التَّعْقِيبِ فِي رَمَضَانَ أَيْ صَلاَةِ النَّافِلَةِ بَعْدَ التَّرَاوِيحِ فَأَمَرَهُمْ أَنْ يُصَلُّوا فِي الْبُيُوتِ” Ve bir yerde meks ve ârâm eylemek maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: عَقَّبَ فُلاَنٌ فِي الصَّلاَةِ إِذَا صَلَّى فَمَكَثَ فِي مَوْضِعِهِ يَنْتَظِرُ صَلاَةً أُخْرَى Ve bir semte iltifât eylemek maʹnâsınadır; ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿وَلَّى مُدْبِرًا وَلَمْ يُعَقِّبْ﴾ الآية، قِيلَ وَلَمْ يَلْتَفِتْ

Vankulu Lugatı - تعقيب maddesi

اَلتَّعْقِيبُ [et-taʹḵîb] (tâ’nın fethi ve ʹayn’ın sükûnuyla ve ḵâf’ın kesriyle) Kezâlik ʹakibince gelmek maʹnâsına. Ve

تَعْقِيبٌ [taʹḵîb] عَرْفَجٌ [ʹarfec] dedikleri otun yemişi sararıp kurumağa karîb olmasına da derler; yukâlu: عَقَّبَ الْعَرْفَجُ إِذَا اصْفَرَّتْ ثَمَرَتُهُ وَحَانَ يُبْسُهُ Ve عَرْفَجٌ [ʹarfec] çakır dikeni dedikleri dikendir. Ve

تَعْقِيبٌ [taʹḵîb] Bir kimse gazâ edip o sene içinde tekrâr gazâya varmak. Ve bir murâdın talebine varıp cidd ve saʹy etmektir; yukâlu: عَقَّبَ فِي الْأَمْرِ إِذَا تَرَدَّدَ فِي طَلَبِهِ مُجِدًّا Ve intizâr maʹnâsına da gelir; ke-kavlihi taʹâlâ: ﴿وَلَّى مُدْبِرًا وَلَمْ يُعَقِّبْ﴾ (النمل 10، القصص 31) أَيْ لَمْ يَعْطِفْ وَلَمْ يَنْتَظِرْ Ve

تَعْقِيبٌ [taʹḵîb] Namâzdan sonra duʹâ için yâ bir nesne talebi için oturmağa derler. Ve fi’l-hadîsi: “مَنْ عَقَّبَ فِي صَلَاةٍ فَهُوَ فِي الصَّلَاةِ” Ve istisnâ maʹnâsına da gelir; yukâlu: تَصَدَّقَ فُلَانٌ بِصَدَقَةٍ لَيْسَ فِيهَا تَعْقِيبٌ أَيِ اسْتِثْنَاءٌ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı