taʹfîr ~ تَعْفِيرٌ

Vankulu Lugatı - تعفير maddesi

اَلتَّعْفِيرُ [et-taʹfîr] (ʹalâ-vezni اَلتَّكْرِيم [et-tekrîm]) Bi-maʹnâhu; yukâlu: عَفَّرَهُ تَعْفِيرًا إِذَا مَرَّغَهُ Ve

تَعْفِيرٌ [taʹfîr] ʹAvret memesine toprak sürmeğe dahi derler, oğlan emmeden nefret edip memeden kesilsin diye. Baʹzılar eyitti: Fiṯâmda olan تَعْفِيرٌ [taʹfîr] yaʹnî memeden kesmek maʹnâsına olan تَعْفِيرٌ [taʹfîr], ʹArabların لَقِيتُ فُلَانًا عَنْ عُفْرٍ dediği kavlinden me΄hûzdur. Ve عَنْ عُفْرٍ ʹayn’ın zammıyla بَعْدَ شَهْرٍ maʹnâsınadır, zîrâ murdiʹa veledin memeden kesmek diledikte bir iki gün emzirmez, sabrın tecribe etmek için. Ve

تَعْفِيرُ اللَّحْمِ [taʹfîru’l-laḩm] Eti kum üzerinde güne karşı serip kurutmaktır. Ve

تَعْفِيرٌ [taʹfîr] Beyâz kılmağa dahi derler, تَبْيِيضٌ [tebyîḋ] maʹnâsına. Ve fi’l-hadîsi: “أَنَّ امْرَأَةً شَكَتْ إِلَيْهِ أَنَّ مَالَهُ لَا يَزْكُو فَقَالَ مَا ألْوَانُهَا قَالَتْ سُودٌ قَالَ عَفِّرِي أَيِ اسْتَبْدِلِي أَغْنَامًا بِيضًا فَإِنَّ الْبَرَكَةَ فِيهَا”

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı