teʹâṯi’ṡ-ṡabiyy ~ تَعَاطِي الصَّبِيِّ

Kamus-ı Muhit - تعاطي الصبي maddesi

اَلتَّعَاطِي [et-teʹâṯî] (تَفَاعُلٌ [tefâʹul] vezninde) Bir nesneye el sunup almak maʹnâsınadır; yukâlu: تَعَاطَاهُ إِذَا تَنَاوَلَهُ Ve hâssaten hakkı ve lâyıkı olmayan nesneye el uzatmak maʹnâsınadır; yukâlu: فُلَانٌ يَتَعَاطَى أَيْ يَتَنَاوَلُ مَا لَا يَحِقُّ Ve bir nesneyi almak husûsunda her biri el sunup nizâʹ edişmek maʹnâsınadır; yukâlu: يَتَعَاطَوْنَ الْكَأْسَ أَيْ يَتَنَازَعُونَ فِي أَخْذِهَا Ve bir nesneyi almak için ayağın parmakları üzere kalkıp ona doğru elleri uzatmak maʹnâsınadır; ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿فَتَعَاطَى فَعَقَرَ﴾ أَيْ قَامَ عَلَى أَطْرَافِ أَصَابِعِ الرِّجْلَيْنِ ثُمَّ رَفَعَ يَدَيْهِ فَضَرَبَهَا Ve bir işe sataşıp müştagil olmak maʹnâsınadır, تَعَطِّي [teʹaṯṯî] gibi; ʹalâ-kavlin تَعَاطِي [teʹâṯî] rifʹatte yaʹnî beyne’n-nâs mûcib-i ʹizz ü rifʹat olacak hâletle uğraşmağa ve تَعَطِّي [teʹaṯṯî] mezmûm ve kabîh mâdde ile uğraşmağa mahsûstur; yukâlu: فُلَانٌ يَتَعَاطَى الْأَمْرَ أَيْ يَرْكَبُهُ وَيَخُوضُ فِيهِ كَالتَّعَطِّي أَوِ التَّعَاطِي فِي الرِّفْعَةِ وَالتَّعَطِّي فِي الْقَبِيحِ Ve

تَعَاطِي الصَّبِيِّ [teʹâṯi’ṡ-ṡabiyy] Oğlan başkaca kesb ü kâr ile kazanç edip peder ve mâder gibi akribâsının me΄ûnetlerini rü΄yet ve dil-hâhlarını kendilere îsâl ve iʹtâ eylemek maʹnâsınadır. Baʹzı nüshada bu maʹnâ مُعَاطَاةٌ [muʹâṯât] ve baʹzda تَعَاطِي [teʹâṯî]ile mersûmdur; yukâlu: اَلصَّبِيُّ يَتَعَاطَى أَهْلَهُ أَيْ يَعْمَلُ لَهُمْ وَيُنَاوِلُهُمْ مَا أَرَادُوا Ve

تَعَاطِي [teʹâṯî] Bâb-ı mugâlebede istiʹmâl olunur, vergi bâbında yarışmak maʹnâsınadır; tekûlu: تَعَاطَيْنَا فَعَطَوْتُهُ أَيْ غَلَبْتُهُ فِي الْمُعَاطَاةِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı