اَلْحِضَجْرُ [el-ḩiḋacr] (ḩâ’nın kesri ve ḋâd’ın fethiyle) Karnı büyük ve vâsiʹ olan insân ve hayvâna denir. Ve süt tulumuna denir, وَطْبٌ [vaṯb] maʹnâsına, ʹalâ-kavlin vâsiʹ olanına denir. Cemʹi حَضَاجِرُ [ḩaḋâcir]dir. Ve
حَضَاجِرُ [ḩaḋâcir] Sırtlan ve yeleli kurt taʹbîr olunan cânverin ismidir, ʹalâ-kavlin veledine denir. Ve işbu حَضَاجِرُ [ḩaḋâcir] kelimesi maʹrife ve gayr-i munsarıftır, zîrâ vâhidin ʹalemidir bünye΄-i cemʹ üzere. Şârih der ki ʹazîmü’l-batn olduğu için tesmiye olunmuştur. Kâfiye’nin gayr-i munsarıf bahsinde mufassaldır. Ve
حَضَاجِرُ [ḩaḋâcir] Şol develere ıtlâk olunur ki şûr ot otladıktan sonra üzerine su içmeleriyle böğürleri kabarıp kalkmış ola; yukâlu: إِبِلٌ حَضَاجِرُ إِذَا صَارَتْ قَدْ أَكَلَتِ الْحَمْضَ وَشَرِبَتْ فَانْتَفَخَتْ خَوَاصِرُهَا
حَضَاجِرُ [ḩaḋâcir] Sırtlan dedikleri cânver ki yırtıcılardandır. Ve baʹzı diyârda ona yeleli kurt dahi derler. Ve mezbûra حَضَاجِرُ [ḩaḋâcir] dediler karnı ʹazîm olduğu için. Ve bu maʹrîfedir, munsarıf olmaz maʹrifeliği hâlinde ve nekireliği hâlinde, zîrâ bu ʹalem-i cinstir, sîga-i cemʹ üzere, zîrâ وَطْبٌ حِضَجْرٌ ve أَوْطُبٌ حَضَاجِرُ derler. Ve وَطْبٌ [vaṯb] vâv’ın fethi ve ṯâ-i mühmelenin sükûnuyla süt tulumuna derler. Ve bu takrîrden fehm olunur ki حِضَجْرٌ [ḩiḋacr]ın asl maʹnâsı tulum ola.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı