اَلدَّالَةُ [ed-dâlet] (حَالَةٌ [ḩâlet] vezninde) Şöhret maʹnâsınadır; cemʹi دَالٌ [dâl]dır hâ’sız. Ve
دَالَةٌ [dâlet] ve
دَوْلٌ [devl] (حَوْلٌ [ḩavl] vezninde) Masdar olurlar, meşhûr ve rüsvây olmak maʹnâsına ki elsine ve mecâliste zikri mütedâvil olur; yukâlu: دَالَ الرَّجُلُ يَدُولُ دَوْلًا وَدَالَةً إِذَا صَارَ شُهْرَةً أَيْ مَشْهُورًا Ve
دَوْلٌ [devl] Karın sölpüklenip sarkmak maʹnâsınadır; yukâlu: دَالَ بَطْنُهُ إِذَا اسْتَرْخَى Ve
دَوْلٌ [devl] دَلْوٌ [delv] kelimesinde lügattır ki kovaya denir, yaʹnî ondan maklûb değildir. Ve
دَوْلٌ [devl] Masdar olur, zamân hâlden hâle münkalib olmak maʹnâsına, دَوْلَةٌ [devlet] gibi; yukâlu: دَالَ الزَّمَانُ يَدُولُ دَوْلًا إِذَا انْقَلَبَ مِنْ حَالٍ إِلَى حَالٍ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı