zinetu’l-cebel ~ زِنَةُ الْجَبَلِ

Kamus-ı Muhit - زنة الجبل maddesi

اَلْوَزْنُ [el-vezn] (vâv’ın fethi ve zây-ı muʹcemenin sükûnuyla) ve

اَلزِّنَةُ [ez-zinet] (عِدَةٌ [ʹidet] vezninde) Tartmak maʹnâsınadır; yukâlu: وَزَنَهُ يَزِنُهُ وَزْنًا وَزِنَةً إِذَا رَازَ ثِقَلَهُ وَخِفَّتَهُ Ve

وَزْنٌ [vezn] Bir nesneyi tartacak şey΄e denir, مِثْقَالٌ [mišamp;ḵâl] maʹnâsınadır; cemʹi أَوْزَانٌ [evzân] gelir. Ve bir adamın kaldıramayacağı hurmâ kümesine denir ki Hecer diyârı denginden nısf yâ sülüs denk mikdârı olur; cemʹi وُزُونٌ [vuzûn] gelir. Ve

وَزْنٌ [Vezn] Bir yıldız ismidir ki Suheyl yıldızından mukaddem tulûʹ eylemekle halk onu Suheyl yıldızı zann ederler. Ve

وَزْنُ الْجَبَلِ [veznu’l-cebel] ve

زِنَةُ الْجَبَلِ [zinetu’l-cebel] Dağın yamacına ıtlâk olunur; yukâlu: نَزَلُوا وَزْنَ الْجَبَلِ وَزِنَتَهُ أَيْ حِذَاءَهُ Ve

وَزْنٌ [Vezn] Şebîb b. Deysem nâm kimsenin feresi ismidir. Ve

وَزْنٌ [vezn] Bir nesneyi oranlamak, خَرْصٌ [ḣarṡ] ve tahmîn maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: وَزَنَ تَمْرَ النَّخْلَةِ إِذَا خَرَصَهَا وَحَزَرَهَا Ve

وَزْنٌ [vezn] مَوْزُونٌ [mevzûn] yâhûd وَازِنٌ [vâzin] maʹnâsınadır ki niseb üzeredir; yukâlu: دِرْهَمٌ وَزْنٌ أَيْ مَوْزُونٌ أَوْ وَازِنٌ Ve bir nesnenin karşısına ıtlâk olunur, ke-mâ se-yecî΄u. Ve ıstılâh-ı edebiyyede bahre muvâfık şiʹr nazm ve taktîʹ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: وَزَنَ الشِّعْرَ إِذَا قَطَّعَهُ وَنَظَمَهُ مُوَافِقًا لِلْمِيزَانِ Ve

وَزْنٌ [vezn] İnsânın ʹakl ve rüşd ve endîşesine ıtlâk olunur; ve minhu yukâlu: فُلَانٌ رَاجِحُ الْوَزْنِ أَيْ كَامِلُ الْعَقْلِ وَالرَّأْيِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı