اَلزَّيْغُ [ez-zeyġ] (بَيْعٌ [beyʹ] vezninde) ve
اَلزَّيَغَانُ [ez-zeyeġân] (fetehâtla) ve
اَلزَّيْغُوغَةُ [ez-zeyġûġat] (شَيْعُوعَةٌ [şeyʹûʹat] vezninde) زَوْغٌ [zevġ] gibi bir tarafa meyl eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: زَاغَ الشَّيْءُ يَزِيغُ زَيْغًا وَزَيَغَانًا وَزَيْغُوغَةً إِذَا مَالَ Ve göz hîrelenmek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: زاَغَ الْبَصَرُ إِذَا كَلَّ Ve güneş zevâle ağmak maʹnâsınadır; yukâlu: زَاغَتِ الشَّمْسُ أَيْ مَالَتْ فَفَاءَ الْفَيْءُ Yaʹnî “Güneş garb tarafına zâ΄il olmakla gölge beri tarafa döndü.” Ve
زَيْغٌ [zeyġ] Şekk ve gümân maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: مَا فِيهِ زَيْغٌ أَيْ شَكٌّ Ve hak ve istikâmetten ʹudûl eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: زَاغَ عَنِ الْحَقِّ إِذَا جَارَ
اَلزَّيْغُ [ez-zeyġ] (zâ’nın fethi ve yâ’nın sükûnuyla) Meyl etmek; yukâlu: زاَغَ يَزِيغُ مِنَ الْبَابِ الثَّانِي Ve
زَيْغٌ [zeyġ] Göz zaʹîf olup donmağa dahi derler. Ve güneş istivâdan zâ΄il olmağa dahi derler; yukâlu: زَاغَتِ الشَّمْسُ إِذَا مَالَتْ وَذَلِكَ إِذَا فَاءَ الْفَيْءُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı