zeyf ~ زَيْفٌ

Kamus-ı Muhit - زيف maddesi

اَلزَّيْفُ [ez-zeyf] (حَيْفٌ [ḩayf] vezninde) ve

اَلزَّيَفَانُ [ez-zeyefân] (fetehâtla) Salını salını yürümek maʹnâsınadır; yukâlu: زَافَ الرَّجُلُ يَزِيفُ زَيْفًا وَزَيَفَانًا إِذَا تَبَخْتَرَ فِي مِشْيَتِهِ Ve erkek güvercin kuyruğunu yere sürüyüp başını karnı altından eğerek dişi güvercinin çevresini dolaşmak maʹnâsınadır; yukâlu: زَافَ الْحَمَامُ إِذَا جَرَّ الذَّنَابَى وَدَفَعَ مُقَدَّمَهُ بِمُؤَخَّرِهِ وَاسْتَدَارَ عَلَيْهَا Ve

زَيْفٌ [zeyf] Kalp ve magşûş akçeye denir; cemʹi زِيَافٌ [ziyâf] ve أَزْيَافٌ [ezyâf] gelir. ʹAlâ-kavlin bu lügat-ı rediyyedir, aʹlâ olan زَائِفٌ [zâ΄if] lügatıdır. Şârih der ki زَيْفٌ [zeyf] vasf bi’l-masdardır, baʹdehu maʹnâ-yı ismiyyet iʹtibârıyla cemʹlenip زُيُوفٌ [zuyûf] ve زِيَافٌ [ziyâf] denildi ve aslı üzere زَايِفٌ [zâyif] dahi lügattır, bunun cemʹinde زُيَّفٌ [zuyyef] denir, رُكَّعٌ [rukkaʹ] gibi; fe-yukâlu: دِرْهَمٌ زَيْفٌ وَزَايِفٌ وَدَرَاهِمُ زِيَافٌ وَأَزْيَافٌ وَزُيَّفٌ Ve

زَيْفٌ [zeyf] Akçeyi kem ve kalp eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: زَافَ الدَّرَاهِمَ زَيْفًا إِذَا جَعَلَهَا زُيُوفًا Ve duvarı öte sıçramak maʹnâsınadır; yukâlu: زَافَ الْحَائِطَ إِذَا قَفَزَهُ Ve

زَيْفٌ [zeyf] Duvar üzere olan çıkma saçaklara ve örtülere denir ki yağmurdan duvarı hıfz eder. Ve merdivenin ayaklarına ve kademelerine denir. Ve bârû ve duvar üzere olan şürfelere ve küngürelere denir; müfredi زَيْفَةٌ [zeyfet]tir.

Vankulu Lugatı - زيف maddesi

اَلزَّيْفُ [ez-zeyf] (zâ’nın fethi ve yâ’nın sükûnuyla) Deve salını salını yürümek, تَبَخْتُرٌ [tebaḣtur] maʹnâsına; yukâlu: زَافَ الْبَعِيرُ إِذَا تَبَخْتَرَ فِي مِشْيَتِهِ Ve

زَيْفٌ [zeyf] Yaramaz akçeye de derler; yukâlu: دَرَاهِمُ زَيْفٌ Ve

زَيْفٌ [zeyf] Akçe yaramaz olmağa dahi derler; yukâlu: زَافَتْ عَلَيْهِ الدَّرَاهِمُ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı