ṡarm ~ صَرْمٌ

Kamus-ı Muhit - صرم maddesi

اَلصَّرْمُ [eṡ-ṡarm] (ṡâd’ın fethi ve zammı ve râ’nın sükûnuyla) Bir nesneyi ilişik komayarak kesip ayırmak maʹnâsınadır; yukâlu: صَرَمَهُ صَرْمًا وَصُرْمًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا قَطَعَهُ قَطْعًا بَائِنًا Kezâlik mütekellimin sözünü ve ağacın yemişini kesmek maʹnâsınadır; yukâlu: صَرَمَ فُلَانًا إِذَا قَطَعَ كَلَامَهُ وَيُقَالُ صَرَمَ النَّخْلَ وَالشَّجَرَ إِذَا جَزَّهُ Ve meks ve ârâm eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: صَرَمَ فُلَانٌ عِنْدَنَا شَهْرًا إِذَا مَكَثَ Ve kesilmek maʹnâsına lâzım olur; yukâlu: صَرَمَ الْحَبْلُ إِذَا انْقَطَعَ Ve

صَرْمٌ [ṡarm] Gön taʹbîr olunan işlenmiş deriye denir; çerm-i Fârisî muʹarrebidir.

Vankulu Lugatı - صرم maddesi

اَلصَّرْمُ [eṡ-ṡarm] (ṡâd’ın fethi ve râ’nın sükûnuyla) Kesmek, katʹ maʹnâsına; tekûlu: صَرَمْتُ الشَّيْءَ صَرْمًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا قَطَعْتَهُ Ve

صَرْمٌ [ṡarm] Bir kimsenin kelâmın katʹ etmeğe dahi derler; tekûlu: صَرَمْتُ الرَّجُلَ إِذَا قَطَعْتَ كَلَامَهُ Ve

صَرْمٌ [ṡarm] Hurmâ ağacının yemişini katʹ etmeğe dahi derler; yukâlu: صَرَمَ النَّخْلَ إِذَا جَذَّهُ Ve جَذٌّ [cežž] cîm’le ve žâl-ı muʹcemenin teşdîdiyle hurmâ kesmeğe derler. Ve

صَرْمٌ [ṡarm] Deri maʹnâsına dahi gelir, جِلْدٌ [cild] gibi, Fârisî-i muʹarrebdir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı