ṡarîf ~ صَرِيفٌ

Kamus-ı Muhit - صريف maddesi

اَلصَّرِيفُ [eṡ-ṡarîf] (ṡâd’ın fethiyle) Su çekerken makara yâhûd çarh gıcırdamak maʹnâsınadır; yukâlu: صَرَفَتِ الْبَكَرَةُ صَرِيفًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا صَوَّتَتْ عِنْدَ الْإِسْتِقَاءِ Ve

صَرِيفٌ [ṡarîf] Hâlis gümüşe denir. Ve kapı gıcırtısına ve devenin azı dişlerinin gıcırtısına denir; yukâlu: لِلْبَابِ صَرِيفٌ وَلِنَابِ الْبَعِيرِ صَرِيفٌ أَيْ صَرِيرٌ Ve henüz sağalmış tâze süte denir; tekûlu: شَرِبْتُ الصَّرِيفَ أَيِ اللَّبَنَ سَاعَةَ حُلِبَ Ve

صَرِيفٌ [Ṡarîf] Nibâc kurbünde bir mevziʹ adıdır ki Benû Esed b. ʹAmr b. Temîm cemâʹatinin mülküdür. Ve

صَرِيفٌ [ṡarîf] Kurumuş ağaca denir ki Fârisîde huz-hûş [خز خوش] denir, bundan murâd kuru ağaç parçalarıdır. Zâhiren Fârisîsi ḣas-ı hûş olacaktır. Mü΄ellif muʹarrebini Fârisî makâmında resm eylemiştir.

Vankulu Lugatı - صريف maddesi

اَلصَّرِيفُ [eṡ-ṡarîf] (ṡâd’ın fethi ve râ’nın kesri ve meddiyle) Su çekerken hâsıl olan bekre âvâzıdır; yukâlu: صَرَفْتَ تَصْرِفُ صَرِيفًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي Ve

صَرِيفُ الْبَابِ [ṡarîfu’l-bâb] Kapı âvâzı. Ve

صَرِيفُ نَابِ الْبَعِيرِ [ṡarîfu nâbi’l-beʹîr] Deve dişlerinin âvâzı. Ve İbnu’s-Sikkît eyitti: صَرِيفٌ [ṡarîf] gümüşe dahi ıtlâk olunur. Ve

صَرِيفٌ [ṡarîf] Memeden çıkan ısıcak süte dahi derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı