اَلصَّدِيعُ [eṡ-ṡadîʹ] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) صِدْعَةٌ [ṡidʹat] ile iki maʹnâda mürâdiftir. Ve
صَدِيعٌ [ṡadîʹ] sabâh vaktine ıtlâk olunur, zulmetten yarılıp yâhûd zulmeti yardığı için ıtlâk olundu; yukâlu: طَلَعَ الصَّدِيعُ أَيِ الصُّبْحُ Ve eski sevbe yamanmış yeni rukʹaya ıtlâk olunur. Ve iki parça olmuş sevb makûlesi nesnenin nısf parçasına denir; cemʹi صُدُعٌ [ṡuduʹ]dur, كُتُبٌ [kutub] vezninde. Mü΄ellif işbu maʹnâ-yı ahîri tekrâr eylemiştir. Ve şol tâze sağılmış süte denir ki sağdıktan sonra bir perde konulmakla soğuyup yüzü kaymak tutmuş ola; yukâlu: لَبَنٌ صَدِيعٌ أَيْ حَلِيبٌ وُضِعَ فَبَرَدَ فَعَلَتْهُ الدُّوَايَةُ Ve dağ keçisinin gencine denir. Ve bünye ve hilkati ne büyük ve ne küçük yaʹnî miyâne olan şahsa denir, مَرْبُوعُ الْخَلْقِ [merbûʹu’l-ḣalḵ] maʹnâsınadır. Ve şol sevbe denir ki cenk günlerinde zırh altından giyilir, zırh gömleği taʹbîr olunur ve baʹzen pek pamuklu çukadan yapılmakla çukal taʹbîr ederler.
اَلصَّدِيعُ [eṡ-ṡadîʹ] (ṡâd’ın fethi ve dâl’ın kesri ve meddiyle) Subh maʹnâsına. Ve
صَدِيعٌ [ṡadîʹ] Bir mikdâr deveye dahi derler ki otuz ʹadede karîb ola. Ve bir bölük koyuna dahi derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı