ḵabḋ ~ قَبْضٌ

Kamus-ı Muhit - قبض maddesi

اَلْقَبْضُ [el-ḵabḋ] (ḵâf’ın fethi ve bâ’nın sükûnuyla) Bir nesneyi pençe ile almak maʹnâsınadır, niteki mühmele ile قَبْصٌ [ḵabṡ] parmakların uçlarıyla almaktır; yukâlu: قَبَضَ الشَّيْءَ بِيَدِهِ قَبْضًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا تَنَاوَلَهُ بِيَدِهِ Ve pençe ile bir nesne tutup zabt eylemek maʹnâsınadır, عَلَى ile sılalanır; yukâlu: قَبَضَ عَلَيْهِ بِيَدِهِ إِذَا أَمْسَكَهُ Ve avucunu açıp bir şey΄i tutmaktan imtinâʹ eylemek maʹnâsınadır, bunda عَنْ ile sılalanır; yukâlu: قَبَضَ يَدَهُ عَنْهُ إِذَا امْتَنَعَ عَنْ إِمْسَاكِهِ Ve bir nesneyi dürüp devşirmek maʹnâsınadır ki yayıp açmak mukâbilidir; yukâlu: قَبَضَ الشَّيْءَ ضِدُّ بَسَطَهُ Ve kuş ve sâ΄ir hayvân sürʹatle uçmak ve yürümek maʹnâsına müstaʹmeldir, gûyâ ki havâ ve arzı kabz ederler; yukâlu: قَبَضَ الطَّائِرُ وَغَيْرُهُ إِذَا أَسْرَعَ فِي الطَّيَرَانِ أَوِ الْمَشْيِ Ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿أَوَلَمْ يَرَوْا إِلَى الطَّيْرِ فَوْقَهُمْ صَافَّاتٍ وَيَقْبِضْنَ﴾ الآية Ve

قَبْضٌ [ḵabḋ] Ölmek maʹnâsınadır ki kabz-ı ilâhîdir; yukâlu: قُبِضَ فُلاَنٌ عَلَى الْبِنَاءِ لِلْمَفْعُولِ أَيْ مَاتَ يَعْنِي قُبِضَ إِلَى رَحْمَةِ اللهِ تَعَالَى

Vankulu Lugatı - قبض maddesi

اَلْقَبْضُ [el-ḵabḋ] (ḵâf’ın fethi ve bâ’nın sükûnuyla) Almak, ahz maʹnâsına. Ve

قَبْضٌ [ḵabḋ] Bir nesneyi devşirmeğe de derler; بَسْطٌ [basṯ]ın mukâbilidir. Ve

قَبْضٌ [ḵabḋ] ve

قَبْضَةٌ [ḵabḋat] Mülke dahi derler; yukâlu: صَارَ الشَّيْءُ فِي قَبْضِكَ وَقَبْضَتِكَ أَيْ فِي مُلْكِكَ Ve

قَبْضٌ [ḵabḋ] Sürʹat etmeğe de derler. Ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿أَوَلَمْ يَرَوْا إِلَى الطَّيْرِ فَوْقَهُمْ صَافَّاتٍ وَيَقْبِضْنَ﴾ (الملك 19)

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı