الْقَرْءُ [el-ḵar΄] (ḵâf’ın fethi ve râ’nın sükûnuyla) ve
الْقِرَاءَةُ [el-ḵirâ΄et] (كِتَابَةٌ [kitâbet] vezninde) ve
الْقُرْآنُ [el-ḵur΄ân] (رُجْحَانٌ [rucḩân] vezninde) Okumak, tilâvet maʹnâsınadır; yukâlu: قَرَأَهُ وَقَرَأَ بِهِ قَرْءًا وَقِرَاءَةً وَقُرْآنًا مِنَ الْبَابِ الأَوَّلِ وَالثَّالِثِ إِذَا تَلاَهُ فَهُوَ قَارِئٌ Cemʹi قَرَأَةٌ [ḵara΄et]tir, كَتَبَةٌ [ketebet] gibi ve قُرَّاءٌ [ḵurrâ΄]dır, عُذَّالٌ [ʹužžâl] gibi; bunlar cemʹ-i mükesserlerdir, cemʹ müzekker-i sâlim قَارِئُونَ [ḵâri΄ûn]dur. Ve قَرَأَ عَلَيْهِ السَّلاَمَ derler, “Filân kimseye lisânen tahiyyet ve selâm iblâg eyledi” maʹnâsına. Ve
قَرْءٌ [ḵar΄] ve
قُرْآنٌ [ḵur΄ân] Hayvân gebe olmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَرَأَتِ النَّاقَةُ إِذَا حَمَلَتْ Ve bir nesneyi biriktirip birbirine zamm u ilhâk eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: قَرَأَ الشَّيْءَ إِذَا جَمَعَهُ وَضَمَّهُ Ve doğurmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَرَأَتِ الْحَامِلُ إِذَا وَلَدَتْ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı