ḵaḋîb ~ قَضِيبٌ

Kamus-ı Muhit - قضيب maddesi

اَلْقَضِيبُ [el-ḵaḋîb] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) Çubuğa denir ki ağacın ince dalıdır, şâh-ı bârîk maʹnâsına. Ve henüz baş öğrenmemiş tor ve ʹacemî nâkaya ıtlâk olunur, niteki zikr olundu. Ve âlet-i tenâsüle ıtlâk olunur ki gusn-ı bedendir. Cemʹi قُضْبَانٌ [ḵuḋbân] gelir ḵâf’ın zammıyla ve قِضْبَانٌ [ḵiḋbân] gelir ḵâf’ın kesriyle. Ve

قَضِيبٌ [ḵaḋîb] İnce ve latîf ve nâzük kılıca ıtlâk olunur ki yüzü pek yassı olmaya; kamçı taʹbîr ettikleri kılıç olacaktır. Ve bi-tamâmihi bir قَضِيبٌ [ḵaḋîb]den yaʹnî bir daldan düzülmüş yaya denir ki enli olmaz; ʹalâ-kavlin yarılmamış bir şâhtan masnûʹ olanına denir ki yayın hüsniyyâtındandır. Ve ziyâdesiyle keskin kılıca denir, tîg-i berrân maʹnâsına. Ve

قَضِيبٌ [Ḵaḋîb] Yemen’de, ʹalâ-kavlin Tihâme’de bir vâdî adıdır. Ve Ḋabbe kabîlesinden bir recül ismidir ki beyne’l-ʹArab sâ΄ir olan “أَصْبَرُ مِنْ قَضِيبٍ” meselinin menşe΄idir, züll ve mihnete be-gâyet sâbir ve mütehammil kimse idi. Ve

قَضِيبٌ [Ḵaḋîb] Baḩreyn şehrinde bir temmâr yaʹnî bir hurmâcı ismidir ki “أَلْهَفُ مِنْ قَضِيبٍ” meselinin menşe΄idir. Aslı budur ki mezbûr vech-i mezkûr üzere Baḩreyn’de hurmâ-fürûş olup dâ΄imâ mahsûs bir hurmâ tâcirinden hurmâ alıp ve kendisi sâ΄ire beyʹ eder idi. Bir gün yine ʹale’l-ʹâde gelip tâcir-i merkûmdan hurmâ taleb eyledikte o dahi ʹindinde müctemiʹ olan fenâ ve kemter hurmâdan bir kavsara ihrâc ve aʹlâ pahasıyla beyʹ ve iʹtâ eylemekle Ḵâḋîb dahi kavsarayı ahz ve geldiği semte ʹavd ve ʹazîmet eyledi. Meğer tâcir o kavsara içre bir kese altın hıfz eylemişti. Ḵaḋîb gittikten sonra tezekkür eylemekle Ḵaḋîb’e idrâk ve keseyi istihlâs eylemez ise kendi nefsini katl eylemek için eline bir hançer alıp hemân şitâbân Ḵaḋîb’in ʹakibinden pûyân oldu. Hılâl-i râhta Ḵaḋîb’e yetişip lutf ile “Bu defʹa cenâbına verdiğim hatâ ile fenâ kemter hurmâ imiş, kavsarayı bana iʹâde kıl ki ʹale’l-ʹâde yine aʹlâ hurmâ vereyim” diyerek kavsarayı istirdâd ve Ḵaḋîb’in manzarasında kîse-i maʹhûdu ibrâz ve ihrâz eylemekle Ḵaḋîb kadiyyeye vâkıf ve hançer istishâbının sebebine bi’l-istifsâr muttaliʹ oldukta kesenin te΄essüf ve telehhüfüyle hemân dest-i tâcirden hançeri ahz ve kendi ciğer-gâhına taʹn ile ذَهَبَ ذَهَبَ diyerek semt-i bekâya zâhib olmuştur.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı