kâfir ~ كَافِرٌ

Kamus-ı Muhit - كافر maddesi

اَلْكَافِرُ [el-kâfir] Mü΄min olmayan hâsirdir. Ve münʹim-i hakîkî cellet niʹmetuhu hazretlerinin niʹmetlerini inkâr eden kimseye denir. Cemʹi كُفَّارٌ [kuffâr] ve كَفَرَةٌ [keferet] gelir, فَجَرَةٌ [feceret] gibi ve كِفَارٌ [kifâr] gelir, كِتَابٌ [kitâb] vezninde. Müʹennesinde كَافِرَةٌ [kâfiret] ve cemʹinde كَوَافِرُ [kevâfir] denir; yukâlu: رَجُلٌ كَافِرٌ وَامْرَأَةٌ كَافِرَةٌ أَيْ جَاحِدٌ لِأَنْعُمِ اللهِ تَعَالَى Ve

كَافِرٌ [kâfir] Geceye ıtlâk olunur, zulmetiyle her şey΄i setr eylediği için; yukâlu: جَاءَ فِي جَوْفِ الْكَافِرِ أَيِ اللَّيْلِ Ve deryâya ıtlâk olunur; yukâlu: غَابَتِ الشَّمْسُ فِي الْكَافِرِ أَيِ الْبَحْرِ Ve büyük dereye ve büyük ırmağa ıtlâk olunur. Ve muzlim ve mukassî sehâba ıtlâk olunur; yukâlu: سَحَابٌ كَافِرٌ أَيْ مُظْلِمٌ Ve ekinciye ıtlâk olunur, tohumu zemînde setr eylediği için; yukâlu: هُوَ كَافِرٌ أَيْ زَارِعٌ Ve zırha ıtlâk olunur; yukâlu: لَبِسَ كَافِرًا أَيْ دِرْعًا Ve insân kısmından baʹîd olan arza ıtlâk olunur. Ve düz ve hemvâr arza denir. Ve çiğnenmiş pek çukur yere denir. Ve nebât kısmına ıtlâk olunur. Ve

كَافِرٌ [Kâfir] Hužeyl kabîlesi bilâdında bir mevziʹ adıdır. Ve karanlığa ıtlâk olunur. Ve silâhla ârâste adama ıtlâk olunur; ve minhu’l-hadîsu: أَنَّ النَّبِيَّ عَلَيْهِ السَّلاَمُ قَالَ فِي حَجَّةِ الْوَدَاعِ ḣلاَ تَرْجِعُوا بَعْدِي كُفَّارًا يَضْرِبُ بَعْضُكُمْ رِقَابَ بَعْضٍḢ أَوْ مَعْنَاهُ لاَ تُكَفِّرُوا النَّاسَ فَتَكْفُرُوا Yaʹnî “Benden sonra birbiriniz ile bî-vech-i şerʹ kıtâl için silâha girip âmâde olanlara iltihâk eyleme[yi]niz yâhûd ehl-i İslâm’dan olan adamı tekfîr eylemeniz ki kâfir olursuz.” Kâle’ş-şârih ve fi’n-Nihâye: ḣأَلاَ لاَ تَرْجِعُنَّ بَعْدِي كُفَّارًا يَضْرِبُ بَعْضُكُمْ رِقَابَ بَعْضٍḢ قِيلَ أَرَادَ لاَبِسِي السَّلاَحِ كَأَنَّهُ أَرَادَ بِذَلِكَ النَّهْيَ عَنِ الْحَرْبِ وَقِيلَ مَعْنَاهُ لاَ تَعْتَقِدُوا تَكْفِيرَ النَّاسِ كَمَا يَفْعَلُهُ الْخَوَارِجُ إِذَا اسْتَعْرَضُوا النَّاسَ فَيُكَفِّرُونَهُمْ

Vankulu Lugatı - كافر maddesi

اَلْكَافِرُ [el-kâfir] كُفْرٌ [kufr]le muttasıf olan kimse. Ve

كَافِرٌ [kâfir] Karanu geceye dahi derler; كَافِرٌ [kâfir] سَاتِرٌ [sâtir] maʹnâsına olup her nesneyi setr ettiği için. Ve

كَافِرٌ [kâfir] O kimseye derler ki zırh üzere gayrı libâs giye. Ve bi’l-cümle her nesne ki bir nesneyi setr etse قَدْ كَفَرَهُ derler, İbnu’s-Sikkît eyitti: كَافِرٌ [kâfir]e كَافِرٌ [kâfir] dedikleri Hak taʹâlânın niʹmetlerin setr ettiği içindir. Ve

كَافِرٌ [kâfir] Bahr maʹnâsına gelir, güneşi setr ettiği için hâlet-i gurûbda. Ve nehr-i ʹazîme derler. Ve

كَافِرٌ [kâfir] Ekinci maʹnâsına da gelir, زَارِعٌ [zâriʹ] gibi, tohumu toprakla örttüğü için.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı