الْكَشْءُ [el-keş΄] (kâf’ın fethi ve şîn-i muʹcemenin sükûnuyla) Bir nesneyi hıyâr ve ʹacûr ekl eder gibi katır katır ve çatır çatır ekl eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: كَشَأَهُ كَشْئًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا أَكَلَهُ أَكْلَ الْقِثَّاءِ وَنَحْوِهِ Ve kebâblık ve kavurmalık eti biryân ederken yâhûd kavurur iken geçirip kupkuru eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: كَشَأَ اللَّحْمَ أَيْ شَوَاهُ حَتَّى يَبِسَ Ve bir nesnenin kabuğunu soyup çıkarmak maʹnâsınadır; yukâlu: كَشَأَ الشَّيْءَ إِذَا قَشَرَهُ Ve kılıçla çalıp kesmek maʹnâsınadır; yukâlu: كَشَأَهُ بِالسَّيْفِ إِذَا ضَرَبَهُ بِهِ وَقَطَعَهُ Ve cimâʹ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: كَشَأَ الْمَرْأَةَ إِذَا جَامَعَهَا Ve
كَشْءٌ [keş΄] ve
كَشَأٌ [keşe΄] (fethateynle) Taʹâmı çoğa gitmekle tulum gibi mümtelî olmak maʹnâsınadır; yukâlu: كَشِئَ مِنَ الطَّعَامِ كَشْئًا وَكَشَئًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا امْتَلَأَ Ve tulumun ve kırbanın bükümleri üzere kalması mümtedd olmakla kuruyup beşeresi soyulduğundan iç yüzünün ince zarı açılıp belirmek maʹnâsınadır; yukâlu: كَشِئَ السِّقَاءُ إِذَا بَانَتْ أَدَمَتُهُ مِنْ بَشَرَتِهِ Ve el yarılıp çatlamak maʹnâsınadır, ʹalâ-kavlin elin derisi gılzatlanıp münkabız olmak maʹnâsınadır; yukâlu: كَشِئَتْ يَدُهُ إِذَا تَشَقَّقَتْ أَوْ غَلُظَ جِلْدُهَا وَتَقَبَّضَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı