ibkâr ~ إِبْكَارٌ

Kamus-ı Muhit - إبكار maddesi

اَلْإِبْكَارُ [el-ibkâr] (hemzenin kesriyle) Ondan ismdir, إِصْبَاحٌ [iṡbâḩ] gibi, erkenlemeğe denir. Ve

إِبْكَارٌ [ibkâr] Masdar olur, bir yere erken gelmek maʹnâsına; yukâlu: أَبْكَرَهُ إِبْكَارًا إِذَا أَتَاهُ بُكْرَةً Ve bir nesneye sürʹat eylemek maʹnâsınadır ve bu maʹnâ-yı mezbûrdan me΄hûzdur ve sâ΄ir maʹânî dahi ondan münşaʹibdir ve sürʹat ne vaktte olursa olsun; yukâlu: أَبْكَرَ إِلَيْهِ إِذَا بَادَرَ إِلَيْهِ فِي أَيِّ وَقْتٍ كَانَ Ve bir adamı erken varıp kaldırmak için bir kimseyi taʹyîn eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَبْكَرَهُ عَلَى أَصْحَابِهِ إِذَا جَعَلَهُ يُبَكِّرُ عَلَيْهِمْ Ve sebk ve takaddüm eylemek maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: أَبْكَرَ فُلاَنٌ إِذَا تَقَدَّمَ Ve bir adamın develeri erken suya gelmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَبْكَرَ الْقَوْمُ إِذَا وَرَدَتْ إِبِلُهُمْ بُكْرَةً

Vankulu Lugatı - إبكار maddesi

اَلتَّبْكِيرُ [et-tebkîr] (ʹalâ-vezni اَلتَّكْرِيم [et-tekrîm]) ve

اَلْإِبْكَارُ [el-ibkâr] (bi-kesreti’l-hemzeti) ve

اَلْإِبْتِكَارُ [el-ibtikâr] (bi-kesreti’l-hemzeti ve sükûni’l-bâ΄i ve kesri’t-tâ΄i) ve

اَلْمُبَاكَرَةُ [el-mubâkeret] (bi-zammi’l-mîmi ve fethi’l-kâfi) Kulluhâ bi-maʹnen, sabâh vaktine dâhil olmaktır. Veبَكَّرَ mahallinde kâf’ın teşdîdiyle, بَكِرَ denmez kâf’ın kesriyle bâb-ı râbiʹden ve بَكُرَ dahi denmez kâf’ın zammıyla bâb-ı hâmisten. Ve Ebû Zeyd eyitti: أَبْكَرْتُ عَلَى الْوِرْدِ إِبْكَارًا derler ve أَبْكَرْتُ الْغِدَاءَ derler ve أَبْكَرْتُ غَيْرِي derler ve أَبْكَرَ الرَّجُلُ derler, kaçan develeri suya geldikte sabâha dâhil olsa. Ve

إِبْكَارٌ [ibkâr] Her nesneye sürʹat ve mübâderet etmeğe dahi derler. Ve bu maʹnâya تَبْكِيرٌ [tebkîr] dahi istiʹmâl olunur; yukâlu: أَبْكَرَ إِلَيْهِ وَبَكَّرَ أَيْ فِي أَيِّ وَقْتٍ كَانَ كَمَا يُقَالُ بَكَّرُوا بِصَلَاةِ الْمَغْرِبِ أَيْ صَلُّوهَا عِنْدَ سُقُوطِ الْقُرْصِ ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿بِالْعَشِيِّ وَالْإِبْكَارِ﴾ (آل عمران 41، غافر 55) Ve

إِبْكَارٌ [ibkâr] Bir fiʹldir ki maʹnâ-yı vakte delâlet eder ki o بُكْرَةٌ [bukret]tir, nitekim Bârî taʹâlânın ﴿بِالْغُدُوِّ وَالْآصَالِ﴾ (الأعراف 205، الرعد 15، النور 36) kavlinde غُدُوٌّ bir masdardır ki غَدَاةٌ [ġadât] üzere delâlet eder.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı