اَلْأَتْوُ [el-etv] (hemzenin fethi ve tâ’nın sükûnuyla) Doğru ve hemvâr yürümeğe denir; yukâlu: أَتَا فِي السَّيْرِ يَأْتُو إِذَا اسْتَقَامَ فِيهِ Ve sürʹat maʹnâsınadır; yukâlu: أَتَا الرَّجُلُ إِذَا أَسْرَعَ Ve tarîka ve üslûb maʹnâsınadır; yukâlu: هُوَ عَلَى أَتْوٍ سَدِيدٍ أَيْ طَرِيقَةٍ سَدِيدَةٍ Ve ölüme denir, mevt maʹnâsına. Ve belâ΄ maʹnâsınadır. Ve maraz-ı şedîd maʹnâsınadır. Ve şahs-ı ʹazîm maʹnâsınadır. Ve vergiye denir, ʹatâ΄ maʹnâsına. Ve
أَتْوٌ [etv] ve
إِتَاءٌ [itâ΄] (كِتَابٌ [kitâb] vezninde) Ağacın çiçeği tomurcuklanıp yemişi belirmek, ʹalâ-kavlin ağacın salâhiyyeti zâhir olmak yâhûd çok yemiş tutmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَتَتِ النَّخْلَةُ وَالشَّجَرَةُ أَتْوًا وَإِتَاءً إِذَا طَلَعَ ثَمَرُهَا أَوْ بَدَا صَلَاحُهَا أَوْ كَثُرَ حَمْلُهَا Ve
أَتْوٌ [etv] Gelmek maʹnâsınadır, مَجِيءٌ [mecî΄] maʹnâsınadır, yâ΄iyye de lügattir; tekûlu: أَتَوْتُهُ أَيْ أَتَيْتُهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı