اَلْإِشْرَاقُ [el-işrâḵ] (hemzenin kesriyle) Güneş doğmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَشْرَقَتِ الشَّمْسُ إِذَا طَلَعَتْ Ve hurmâ ağacının korukları renklenmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَشْرَقَ النَّخْلُ إِذَا أَزْهَى Ve bir adam güneşliğe girmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَشْرَقَ الرَّجُلُ إِذَا دَخَلَ فِي شُرُوقِ الشَّمْسِ Ve güneş pertev salmak ve rûşen eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَشْرَقَتِ الشَّمْسُ إِذَا أَضَاءَتْ [Ve] إِشْرَاقٌ [işrâḵ] bu maʹnâda müteʹaddî ve lâzım olur ki bi-nefsihi rûşen ve tâb-dâr olmak maʹnâsına ve sâ΄iri rûşen ve tâb-dâr eylemek maʹnâsına olur, niteki إِضَاءَةٌ [iḋâ΄at] dahi böylecedir, yaʹnî hemzeleri taʹdiye ve sayrûret için olur. Kâle’ş-şârih ve minhu: “أَشْرَقَتِ الْأَرْضُ بِنُورِ رَبِّهَا” Ve
إِشْرَاقٌ [işrâḵ] Koyu renk boyamak ve renge doyurmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَشْرَقَ الثَّوْبَ فِي الصِّبْغِ إِذَا بَالَغَ فِي صِبْغِهِ Ve bir adamı gussa-nâk eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَشْرَقَ عَدُوَّهُ إِذَا أَغَصَّهُ Bu maʹnâ guṡṡ-ı rîḵ maʹnâsına olan شَرَقٌ [şeraḵ]-ı âtîden me΄hûzdur. Ve kâle fi’l-Esâs tekûlu: أَشْرَقْتُ فُلاَنًا بِرِيقِهِ إِذَا لَمْ تُسَوِّغْ لَهُ مَا يَأْتِي مِنْ قَوْلٍ أَوْ فِعْلٍ
اَلْإِشْرَاقُ [el-işrâḵ] (hemzenin kesriyle) Ziyâlı olmak; yukâlu: أَشْرَقَتْ إِذَا أَضَاءَتْ Ve
إِشْرَاقٌ [işrâḵ] Güneşin ziyâsına dâhil olmağa dahi derler; yukâlu: أَشْرَقَ الرَّجُلُ إِذَا دَخَلَ فِي شُرُوقِ الشَّمْسِ Ve
إِشْرَاقٌ [işrâḵ] Yüz nûrânî olmağa dahi derler; yukâlu: أَشْرَقَ وَجْهُهُ إِذَا أَضَاءَ وَتَلَأْلَأَ حُسْنًا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı