اَلأَشْهَبُ [el-eşheb] (أَحْمَرُ [aḩmer] vezninde) ve
اَلشَّاهِبُ [eş-şâhib] Levn-i mezbûrda olan şey΄e denir, niteki beyâzına biraz sevâd muhtelit olan kır ata أَشْهَبُ [eşheb] derler. Ve süt kır taʹbîr olunan ata ki hiç sevâdı olmaya, eşheb-i kırtâsî derler. Fârisîde nukre-i hing dedikleridir. Ve demirî kır ata أَزْرَقُ [ezraḵ] denir, Fârisîde çerme derler. Ve ʹanbere dahi vasf edip ʹanber-i eşheb derler. Ve
أَشْهَبُ [eşheb] Soğuk güne ıtlâk olunur, ʹâdetâ kar ve dolu yağıp rûy-i zemîn beyâz olmak mülâhazasıyla; yukâlu: يَوْمٌ أَشْهَبُ أَيْ بَارِدٌ Ve
أَشْهَبُ [eşheb] Arslana ıtlâk olunur. Ve be-gâyet güç ve düşvâr olan işe ıtlâk olunur, ʹâm-ı eşhebe teşbîhle. Ve bir recül ismidir. Ve levni beyâza mâ΄il olan yaʹnî bozumtuk olan ʹanbere ıtlâk olunur, lâkin bunda vasf olduğu zikr olunmuştur.
اَلْأَشْهَبُ [el-eşheb] Kır; yukâlu: فَرَسٌ أَشْهَبُ Yaʹnî kır at. Ve أَشْهَبُ [eşheb] derler, şol güne ki onda kırağı yağa ve soğuk yeller ese. Ve
أَشْهَبُ [eşheb] Kezâlik şol demire derler ki eğelenip siyâhı gide ve beyâz ola; yukâlu: نَصْلٌ أَشْهَبُ Yaʹnî beyâz temren ve beyâz namlu.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı