اَلسَّاكِبُ [es-sâkib] ve
اَلسَّكُوبُ [es-sekûb] (صَبُورٌ [ṡabûr] vezninde) ve
اَلسَّيْكَبُ [es-seykeb] (صَيْقَلٌ [ṡayḵal] vezninde) ve
اَلْأُسْكُوبُ [el-uskûb] (أُسْلُوبٌ [uslûb] vezninde) Dökülen ve dökülücü suya denir ki fâʹil sûretinde mutasavverdir yâhûd ism-i mefʹûl maʹnâsınadır ki dökülmüş demek olur; yukâlu: مَاءٌ سَكْبٌ كَمَا سَيُذْكَرُ وَسَاكِبٌ وَسَكُوبٌ وَسَيْكَبٌ وَأُسْكُوبٌ أَيْ مُنْسَكِبٌ أَوْ مَسْكُوبٌ Ve
أُسْكُوبٌ [uskûb] (أُسْلُوبٌ [uslûb] vezninde) Mütetâbiʹan dökülen dâ΄imî yağmura denir. Ve papuççuya denir, إِسْكَافٌ [iskâf] gibi, kefş-ger maʹnâsına; ʹalâ-kavlin demirciye denir, قَيْنٌ [ḵayn] maʹnâsına. Ve yere doğru uzanıp mümtedd olan şimşeğe denir. Ve iki cânibli saf saf mistar üzere olan hurmâ ağaçlarına denir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı