âsiyet ~ آسِيَةٌ

Kamus-ı Muhit - آسية maddesi

اَلْآسِي [el-âsî] (عَاصِي [ʹâṡî] vezninde) ve

اَلْأَسْيَانُ [el-esyân] (أَسْوَانُ [esvân] vezninde) Mahzûn ve gam-nâk adama denir, mü΄ennesleri آسِيَةٌ [âsiyet] ve أَسْيَانَةٌ [esyânet]tir; cemʹleri أَسْيَانُونَ [esyânûn] ve أَسْيَانَاتٌ [esyânât] ve أَسَايَا [esâyâ] ve أَسَايُونَ [esâyûn] ve أَسْيَيَاتٌ [esyeyât] gelir hemzenin fethi ve sîn’in sükûnu ve yâ-yı meftûha ile. Ve

آسِيَةٌ [âsiyet] Muhkem ve üstüvâr olan binâya denir; hâ΄ mübâlaga içindir; yukâlu: بِنَاءٌ آسِيَةٌ أَيْ مُحْكَمٌ Ve dayağa ve direğe ve ayak taʹbîr olunan sütûna denir; cemʹi أَوَاسِي [evâsî]dir; yukâlu: بِنَاءٌ ثَابِتَةُ الأَوَاسِي أَيِ الدَّعَائِمِ وَالسَّوَارِى Ve sünnetçi hatuna denir; yukâlu: هِيَ آسِيَةٌ أَيْ خَاتِنَةٌ Şârih der ki bu vâvî olmak aglebdir. Ve Âsiye bint Muzâḩim, Firʹavn’ın zevcesidir ki Hazret-i Mûsâ mürebbiyesidir. Ve Âsiye uḣtu’l-Ḩâfiż eḋ-Ḋiyâ΄ el-Maḵdisî muhaddisedir.

Vankulu Lugatı - آسية maddesi

اَلْآسِيَةُ [el-âsiyet] (hemzenin meddi ve sîn’in kesriyle) Sünnetçi olan ʹavret.Ehl-i bâdiye mezbûreye آسِيَةٌ [âsiyet] derler kinâyeten yaraya tîmâr ettiği için. Ve

آسِيَةٌ [âsiyet] Direğe dahi derler, sütûn maʹnâsına.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı