eş-şeber ~ اَلشَّبَرُ

Kamus-ı Muhit - الشبر maddesi

اَلشَّبَرُ [eş-şeber] (fethateynle) Vergiye denir, ʹatiyye maʹnâsına. Ve hayr ve hasene ve sadakaya ıtlâk olunur. Ve Naṡârâ tâ΄ifesi beynlerinde teʹâtî eyledikleri şey΄e denir, kurbân gibi ki onu vesîle-i takarrüb zuʹm ederler, ʹalâ-kavlin bi-ʹaynihi kurbâna denir. Ve

شَبَرٌ [şeber] Ecsâma ve kuvâya ıtlâk olunur ki hilkat-ı insânîde mevdûʹ olan kuvvetlerdir, hâsse ve câzibe ve mâsike gibi. Ve kütüb-i semâviyyeden İncîl kitâbına denir. Ve

شَبَرٌ [şeber] Masdar olur, neşât ve sürûr cihetiyle taşkın olmak maʹnâsınadır; yukâlu: شَبِرَ الرَّجُلُ شَبَرًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا بَطِرَ

اَلشِّبْرُ [eş-şibr] (şîn-i muʹcemenin kesri ve bâ’nın sükûnuyla) Baş parmağın ucundan serçe parmağın ucuna varınca mikdâra denir ki açıp gerdikte hâsıl olur, Türkîde karış ve Fârisîde bidist derler. Ve شِبْرٌ [şibr] lafzı müzekkerdir, cemʹi أَشْبَارٌ [eşbâr]dır. Ve ʹArablar aʹzâ΄ ve endâmı uzun olmayıp dirnekli birbirine yakın sıkça olan adama قَصِيرُ الشِّبْرِ [ḵaṡîrü’ş-şibr] ıtlâk ederler; yukâlu: هُوَ قَصِيرُ الشِّبْرِ أَيْ مُتَقَارِبُ الْخَلْقِ Ve yılana قِبَالُ الشِّبْرِ [ḵibâlu’ş-şibr] ıtlâk ederler, كِتَابٌ [kitâb] vezninde. Ve

شِبْرٌ [Şibr] Esâmîdendir: Şibr b. Munḵiž el-Aʹver, şâʹir-i tâbiʹîdir.

اَلشَّبْرُ [eş-şebr] (صَبْرٌ [ṡabr] vezninde) Karış ile ölçmek maʹnâsınadır; yukâlu: شَبَرَ الثَّوْبَ شَبْرًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا كَالَهُ بِالشِّبْرِ Ve vermek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: شَبَرَهُ إِذَا أَعْطَاهُ Niteki kerem ve niʹmete بَاعٌ [bâʹ] ve يَدٌ [yed] ıtlâk olunur. Ve

شَبْرٌ [şebr] Mihr ve kâbîne ıtlâk olunur, ʹatâ΄ maʹnâsından me΄hûzdur; yukâlu: تَزَوَّجَهَا وَلَمْ يُعْطِ شَبْرَهَا أَيْ حَقَّ نِكَاحِهَا Ve erkek deveyi dişiye çekmek için ʹakd olunan kirâ ve ücrete ıtlâk olunur. Ve nikâh maʹnâsına müstaʹmeldir ki murâd cimʹâdır. Ve ʹömr ve hayât ve zindegânî maʹnâsına müstaʹmeldir; bunda kesr ile de câ΄izdir. Ve kad ve kâmete ıtlâk olunur. Ve

شَبْرٌ [Şebr] Esmâdandır: Şebr b. Ṡaʹfûḵ ashâbdandır; bâ’nın fethiyle de zebân-zeddir. Ve Bişr b. Şebr tâbiʹîndendir, Fârûḵ-ı aʹzam ashâbındandır. Ve Şebr b. ʹAlḵame tâbiʹîndendir. Ve Şebr ed-Dârimî, Hennâd b. es-Seriyy b. Yahyâ’nın ceddi ismidir.

Vankulu Lugatı - الشبر maddesi

اَلشِّبْرُ [eş-şibr] (şîn’in kesri ve bâ’nın sükûnuyla) Karış ki parmakları açmakla bir nesne ölçerler.

اَلشَّبْرُ [eş-şebr] (şîn’in fethi ve bâ’nın sükûnuyla) Masdardır, karışlamak maʹnâsına; yukâlu: شَبَرْتُ الثَّوْبَ أَشْبُرُهُ وَأَشْبِرُهُ مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ وَالثَّانِي Pes bu شِبْرٌ [şibr]den me΄hûzdur, nitekim بُعْتُهُ derler kol çaldım maʹnâsına, بَاعٌ [bâʹ]dan ahz edübeni. Ve

شَبْرٌ [şebr] Hakk-ı nikâha dahi derler; yukâlu: أَعْطَيْتُ الَمْرَأْةَ شَبْرَهَا أَيْ حَقَّ النِّكَاحِ وَجَاءَ النَّهْيُ عَنْ شَبْرِ الْفَحْلِ وَهُوَ كِرَاءُ الضِّرَابِ Ve mutlakan iʹtâ maʹnâsına da gelir, İbnu’s-Sikkît rivâyetinde; yukâlu: شَبَرْتُ فُلَانًا مَالًا أَوْ سَيْفًا إِذَا أَعْطَيْتَهُ Ve bunun masdarı شَبْرٌ [şebr]dir, sükûn-ı bâ’yla, illâ ʹAccâc nâm şâʹir tahrîk edip: “اَلْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي أَعْطَى الشَّبَرْ” demiştir, gûyâ ki أَعْطَى الْعَطِيَّةَ maʹnâsın kasd etmiştir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı