eş-şebât ~ اَلشَّبَاةُ

Kamus-ı Muhit - الشباة maddesi

اَلشَّبَاةُ [eş-şebât] (حَصَاةٌ [ḩaṡât] vezninde) Henüz doğmuş ʹakrebe denir; ʹalâ-kavlin sarı ʹakrebe denir; yukâlu: كَأَنَّهُ شَبَاةٌ وَهِيَ الْعَقْرَبُ سَاعَةَ تُولَدُ أَوْ عَقْرَبٌ صَفْرَاءُ Ve dizgine gerilir olan keskin ata denir. Ve şahlanır olan ata denir. Ve ʹakrebin neşterine denir ki onunla çalar. Ve her şey΄in keskin ucuna ve kenârına denir; yukâlu: كَأَنَّهُ شَبَاةُ السِّنَانِ أَيْ حَدُّهُ Ve شَبَاةُ النَّعْلِ [şebâtu’n-naʹl] ayakkabının burunlarının ucuna denir; cemʹi شَبَا [şebâ] gelir, حَصَا [ḩaṡâ] gibi ve شَبَوَاتٌ [şebevât] gelir fetehâtla.

Vankulu Lugatı - الشباة maddesi

اَلشَّبَاةُ [eş-şebât] (şîn’in fethi ve bâ’nın tahfîfiyle حَيَاةٌ [ḩayât] vezni üzere) Her nesnenin ucunda olan sivri yeri.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı