اَلشَّبْعَى [eş-şebʹâ] (سَكْرَى [sekrâ] vezninde) Mü΄ennestir ki zikr olundu. Ve ʹArablar إِمْرَأَةٌ شَبْعَى الذِّرَاعِ derler, kaçan ʹavretin kolları kabak dolması gibi etine dolu oldukta; kezâlik شَبْعَى الْخَلْخَالِ وَالسِّوَارِ derler, semizlikten topuğunda olan halhâlı ve bileğinde olan bileziği doldurup yaʹnî sıkılıp tenine vurmuş ola; yukâlu: إِمْرَأَةٌ شَبْعَى الذِّرَاعِ أَيْ ضَخْمَةٌ وَيُقَالُ إِمْرَأَةٌ شَبْعَى الْخَلْخَالِ وَالسِّوَارِ إِذَا تَمْلَأُهُمَا سِمَنًا Ve
شَبْعَى [Şebʹâ] Dımaşḵ kazâsında bir karye adıdır.
اَلشَّبْعَى [eş-şebʹâ] (şîn’in fethi ve bâ’nın sükûnu ve elifin kasrıyla) Mü΄ennesi; yukâlu: رَجُلٌ شَبْعَانُ وَامْرَأَةٌ شَبْعَى Ve gâh olur ki إِمْرَأَةٌ شَبْعَى الْخَلْخَالِ derler, yaʹnî semizliğinden halhalı dolu olsa.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı