eş-şebḩ ~ اَلشَّبَحُ

Kamus-ı Muhit - الشبح maddesi

اَلشَّبَحُ [eş-şebḩ] (şîn’in ve bâ’nın fethiyle ve bâ’nın sükûnuyla) Şahs maʹnâsınadır ki insânın ve sâ΄irin mer΄î olan kâlıb ve cesedinden ʹibârettir; سَوَادٌ [sevâd] dahi denir, Fârisîde kâlbüd ve Türkîde karaltı taʹbîr olunur. Cemʹi أَشْبَاحٌ [eşbâḩ] ve شُبُوحٌ [şubûḩ] gelir.

اَلشَّبْحُ [eş-şebḩ] (مَدْحٌ [medḩ] vezninde) Yarmak maʹnâsınadır; yukâlu: شَبَحَ الشَّيْءَ شَبْحًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا شَقَّهُ Ve deri ve ip makûlesini kazıklar aralıklarına uzatıp çekmek maʹnâsınadır; yukâlu: شَبَحَ الْجِلْدَ إِذَا مَدَّهُ بَيْنَ أَوْتَادٍ Şârih der ki شَبْحٌ [şebḩ] mutlakan bir nesneyi uzatmak maʹnâsınadır; mü΄ellif teşvîş eylemiştir. Ve شَبَحَ الدَّاعِي [şebeḩa’d-dâʹî] derler, duʹâ eden kimse ellerini göğe doğru kaldırıp uzattıkta. Ve bir kimse önünde ayak üzere dikilivermek maʹnâsınadır; tekûlu: شَبَحَ لَنَا فُلاَنٌ إِذَا مَثَلَ Ve

شَبْحٌ [şebḩ] Mürtefiʹü’l-binâ΄ kapıya denir. Ve bunda fethateynle de câ΄izdir.

Vankulu Lugatı - الشبح maddesi

اَلشَّبَحُ [eş-şebaḩ] (şîn’in ve bâ’nın fethalarıyla) Şahs maʹnâsınadır. Ve gâh olur bâ’yı sâkin kılarlar.

اَلشَّبْحُ [eş-şebḩ] (şîn’in fethi ve bâ’nın sükûnuyla) Kezâlik enli demektir; yukâlu: رَجُلٌ شَبْحُ الذِّرَاعَيْنِ ve minhu yukâlu: شَبُحَ يَشْبُحُ مِنَ الْبَابِ الْخَامِسِ Ve kezâlik uzanmak maʹnâsına da gelir; yukâlu: “اَلْحِرْبَاءُ يَشْبَحُ عَلَى الْعُودِ” أَيْ يَمْتَدُّ Ve حِرْبَاءُ[ḩirbâ΄] ḩâ-i mühmelenin kesriyle ve râ-i mühmele ile bir cins kelerdir ki güneş ne cânibe dönerse o cânibe döner.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı