اَلشَّاهِقُ [eş-şâhiḵ] شُهُوقٌ [şuhûḵ] lafzından ki irtifâʹ maʹnâsınadır, ism-i fâʹildir, yüksek dağ ve binâ΄ ve ağaç makûlesine vasf olur; yukâlu: جَبَلٌ شَاهِقٌ أَيْ مُرْتَفِعٌ Ve yukarı yukarı atan damara ıtlâk olunur; yukâlu: عِرْقٌ شَاهِقٌ أَيْ ضَارِبٌ إِلَى فَوْقٍ Ve
شَاهِقٌ [şâhiḵ] İçerisinden savtını terdîd eden adama denir; ve minhu yukâlu: هُوَ ذُو شَاهِقٍ إِذَا كَانَ يَشْتَدُّ غَضَبُهُ Esâs’ta هُوَ ذُو شَاهِقٍ وَصَاهِلٍ إِذَا اشْتَدَّ غَضَبُهُ ʹibâretiyle mersûmdur. Ve bu mübâlagayı mutazammındır, gittikçe hışm ve gazabı müştedd olan adamın gûyâ ki cevfinde bir شَاهِقٌ [şâhiḵ] peydâ olur.
اَلشَّاهِقُ [eş-şâhiḵ] (hâ’nın kesriyle) Yüksek olan dağ, cebel-i mürtefiʹ maʹnâsına. Ve
شَاهِقٌ [şâhiḵ] Gâh olur gazab-ı şedîde dahi ıtlâk olunur; yukâlu: فُلَانٌ ذُو شَاهِقٍ إِذَا كَانَ يَشْتَدُّ غَضَبُهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı