el-etv ~ اَلْأَتْوُ

Kamus-ı Muhit - الأتو maddesi

اَلْأَتْوُ [el-etv] (hemzenin fethi ve tâ’nın sükûnuyla) Doğru ve hemvâr yürümeğe denir; yukâlu: أَتَا فِي السَّيْرِ يَأْتُو إِذَا اسْتَقَامَ فِيهِ Ve sürʹat maʹnâsınadır; yukâlu: أَتَا الرَّجُلُ إِذَا أَسْرَعَ Ve tarîka ve üslûb maʹnâsınadır; yukâlu: هُوَ عَلَى أَتْوٍ سَدِيدٍ أَيْ طَرِيقَةٍ سَدِيدَةٍ Ve ölüme denir, mevt maʹnâsına. Ve belâ΄ maʹnâsınadır. Ve maraz-ı şedîd maʹnâsınadır. Ve şahs-ı ʹazîm maʹnâsınadır. Ve vergiye denir, ʹatâ΄ maʹnâsına. Ve

أَتْوٌ [etv] ve

إِتَاءٌ [itâ΄] (كِتَابٌ [kitâb] vezninde) Ağacın çiçeği tomurcuklanıp yemişi belirmek, ʹalâ-kavlin ağacın salâhiyyeti zâhir olmak yâhûd çok yemiş tutmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَتَتِ النَّخْلَةُ وَالشَّجَرَةُ أَتْوًا وَإِتَاءً إِذَا طَلَعَ ثَمَرُهَا أَوْ بَدَا صَلَاحُهَا أَوْ كَثُرَ حَمْلُهَا Ve

أَتْوٌ [etv] Gelmek maʹnâsınadır, مَجِيءٌ [mecî΄] maʹnâsınadır, yâ΄iyye de lügattir; tekûlu: أَتَوْتُهُ أَيْ أَتَيْتُهُ

Vankulu Lugatı - الأتو maddesi

اَلْأَتْوُ [el-etv] (hemzenin fethi ve tâ’nın sükûnuyla) Kezâlik harâc vermek; tekûlu: أَتَوْتُهُ آتُوهُ أَتْوًا وَإِتَاوَةً Ve

أَتْوٌ [etv] Tulum içinde olan süt çalkanıp yüzüne yağ geldikte gelen yağa dahi derler; yukâlu: جَاءَ أَتْوُهُ إِذَا مُخِضَ وَجَاءَ الزُّبْدُ Ve

أَتْوٌ [etv] Bahşişe dahi derler, ʹatâ΄ maʹnâsına. ve

أَتْوٌ [etv] Nâkanın seyr hâlinde el almasına dahi derler; yukâlu: مَا أَحْسَنَ أَتْوَ يَدَيْ هَذِهِ النَّاقَةِ وَأَتْيَ هَذِهِ النَّاقَةِ أَيْضًا أَيْ رَجْعَ يَدَيْهَا فِي السَّيْرِ Ve رَجْعُ الْيَدَيْنِ [recʹu’l-yedeyn] nâka yürürken ellerin geri döndürmesidir ki sürʹatle yürümeden ʹibârettir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı