اَلْأَبِزُ [el-ebiz] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) ve
اَلْأَبَّازُ [el-ebbâz] (شَدَّادٌ [şeddâd] vezninde) ve
اَلْأَبُوزُ [el-ebûz] (صَبُورٌ [ṡabûr] vezninde) Maʹnâ-yı evvelden vasflardır, sıçragan âhûya denir; yukâlu: ظَبْيٌ وَظَبْيَةٌ أَبِزٌ وَأَبَّازٌ وَأَبُوزٌ أَيْ وَثَّابٌ Ve
أَبُوزٌ [ebûz] Seğirtmek husûsunda pek dayangan olan soy nâkaya ve kısrağa denir; yukâlu: نَجِيبَةٌ أَبُوزٌ إِذَا كَانَتْ تَصْبِرُ صَبْرًا عَجِيبًا يَعْنِي فِي الْعَدْوِ
اَلْأَبْزُ [el-ebz] (hemzenin fethi ve bâ-yı muvahhadenin sükûnuyla) ve
اَلْأُبُوزُ [el-ubûz] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) ve
اَلْأَبَزَى [el-ebezâ] (جَمَزَى [cemezâ] vezninde) Âhû sıçrayarak seğirtmek, ʹalâ-kavlin aslâ bir yerde eyleşmeyip sürʹatle ok gibi doğru seğirtip gitmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَبَزَ الظَّبْيُ أَبْزًا وَأُبُوزًا وَأَبَزَى مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا وَثَبَ أَوْ تَطَلَّقَ فِي عَدْوِهِ ʹİnde’l-baʹz اَبَزَى [ebezâ] masdar değildir, belki ism-i masdardır. Ve
أَبْزٌ [ebz] ve
أُبُوزٌ [ubûz] İnsân arada dinlenerek seğirtip gitmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَبَزَ الْإِنْسَانُ إِذَا اسْتَرَاحَ فِي عَدْوِهِ ثُمَّ مَضَى Ve fec΄eten ölmek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: أَبَزَ الرَّجُلُ إِذَا مَاتَ مُغَافَصَةً Ve bagy ve tugyân eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَبَزَ بِصَاحِبِهِ إِذَا بَغَى عَلَيْهِ
اَلْأَبَّازُ [el-ebbâz] (hemzenin fethi ve bâ’nın teşdîdiyle) ve
اَلْأَبُوزُ [el-ebûz] (hemzenin fethi ve bâ’nın zammıyla) Seğirtirken sıçrayıcı âhû.
اَلْأَبْزُ [el-ebz] (hemzenin fethi ve bâ’nın sükûnuyla) ve
اَلْأُبُوزُ [el-ubûz] (zammeteynle) Âhû seğirtirken sıçramak; yukâlu: أَبَزَ الظَّبْيُ يَأْبِزُ مِنَ الْبَابِ الثَّانِي Ve sâhib-i Ṡurâḩ bu makâmda أُبُوزٌ [ubûz] “bercesten-i âhû-bere der-devîden” dediği nevʹ-i muhâlefetten hâlî değildir, zîrâ ظَبْيٌ [żaby] âhûdur, âhû-bere değil.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı