el-ilbâd ~ اَلْإِلْبَادُ

Kamus-ı Muhit - الإلباد maddesi

اَلْإِلْبَادُ [el-ilbâd] (hemzenin kesriyle) Bu dahi yapışmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَلْبَدَ بِالْأَرْضِ إِذَا لَزِقَ Ve atın eyerine teğelti yapmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَلْبَدَ السَّرْجَ إِذَا عَمِلَ لَهُ لِبْدًا Ve atın sırtına teğelti komak maʹnâsınadır; yukâlu: أَلْبَدَ الْفَرَسَ إِذَا شَدَّ عَلَيْهِ اللِّبْدَ أَيْ وَضَعَهُ عَلَى ظَهْرِهِ Ve kırbayı çuvala komak maʹnâsınadır; çuvala لَبِيدٌ [lebîd] denir, ke-mâ se-yuzkeru; yukâlu: أَلْبَدَ الْقِرْبَةَ إِذَا جَعَلَهَا فِي جُوَالِقٍ Ve kapı makûlesi yere girerken başı eğmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَلْبَدَ رَأْسَهُ إِذَا طَأْطَأَهُ عِنْدَ الدُّخُولِ Ve bir nesneyi bir nesneye yapıştırmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَلْبَدَ الشَّيْءَ بِالشَّيْءِ إِذَا أَلْصَقَهُ بِهِ Ve deve kısmının mevsim-i bahârda tüyleri yeniden zuhûr edip semirmeğe yüz tutmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَلْبَدَتِ الْإِبِلُ إِذَا خَرَجَتْ أَوْبَارُهَا وَتَهَيَّأَتْ لِلسِّمَنِ Ve aslâ münfekk olmayarak basar-ı musallî mevziʹi sücûda mülâzım olmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: أَلْبَدَ بَصَرُ الْمُصَلِّي إِذَا لَزِمَ مَوْضِعَ السُّجُودِ Ve yırtığa yama vurmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَلْبَدَ الْخَرْقَ إِذَا رَقَعَهُ

Vankulu Lugatı - الإلباد maddesi

اَلْإِلْبَادُ [el-ilbâd] (hemzenin kesriyle) At arkasına teğelti komak; yukâlu: أَلْبَدْتُ الْفَرَسُ فَهُوَ مُلْبَدٌ Ve

إِلْبَادُ [ilbâd] Eyere keçe etmeğe dahi derler; yukâlu: أَلْبَدْتُ السَّرْجَ إِذَا عَمِلْتَ لَهُ Ve

إِلْبَادٌ [ilbâd] Kırbayı çuvala komağa dahi derler. Ve

إِلْبَادٌ [ilbâd] Devenin kuyruğu bevlinden ve gâyitinden لِبْدٌ [libd] bağlamağa dahi derler; yukâlu: أَلْبَدَ الْبَعِيرُ إِذَا صَارَ عَلَى عَجُزِهِ لِبْدَةٌ Ve bir yerde ikâmet etmeğe dahi derler. Ve

إِلْبَادٌ [ilbâd] Devenin bahâr vaktinde tüyü ve rengi zâhir olup semirmeğe başladığına dahi derler; yukâlu: أَلْبَدَتِ الْإِبِلُ إِذَا أَخْرَجَ الرَّبِيعُ أَلْوَانَهَا وَأْوَبَارَهَا وَتَهَيَّأَتْ لِلسِّمَنِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı