el-ikrâm ~ اَلْإِكْرَامُ

Kamus-ı Muhit - الإكرام maddesi

اَلْإِكْرَامُ [el-ikrâm] (hemzenin kesriyle) ve

اَلتَّكْرِيمُ [et-tekrîm] (تَفْعِيلٌ [tefʹîl] vezninde) Hürmet ve taʹzîm eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَكْرَمَهُ وَكَرَّمَهُ إِذَا عَظَّمَهُ وَنَزَّهَهُ Ve

إِكْرَامٌ [ikrâm] Evlâd-ı kirâm sâhibi olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَكْرَمَ الرَّجُلُ إِذَا أَتَى بِأَوْلَادٍ كِرَامٍ Ve

تَكْرِيمُ السَّحَابِ [tekrîmu’s-seḩâb] Bulut pek çok yağmurlu olmak maʹnâsından ʹibârettir; yukâlu: كَرَّمَ السَّحَابُ وَيُقَالُ كُرِّمَ السَّحَابُ عَلَى الْمَجْهُولِ إِذَا غَزُرَ مَاؤُهُ

Vankulu Lugatı - الإكرام maddesi

اَلْإِكْرَامُ [el-ikrâm] (hemzenin kesriyle) Bir kimseye hürmet etmek; tekûlu: أَكْرَمْتُ الرَّجُلَ أُكْرِمُهُ وَأَصْلُهُ أُأَكْرِمُهُ مِثْلُ أُدَحْرِجُهُ فَاسْتَثْقَلُوا اجْتِمَاعَ الْهَمْزَتَيْنِ فَحَذَفُوا الثَّانِيَةَ ثُمَّ اَتْبَعُوا بَاقِي حُرُوفِ الْمُضَارَعَةِ الْهَمْزَةَ وَكَذَلِكَ يَفْعَلُونَ أَلَا تَرَاهُمْ حَذَفُوا الْوَاوَ مِنْ يَعِدُ اسْتِثْقَالًا وُقُوعَهَا بَيْنَ يَاءٍ وَكَسْرَةٍ ثُمَّ اَسْقَطُوا مَعَ الْأَلِفِ وَالتَّاءِ وَالنُّونِ Yaʹnî ʹArabların ıttırâden li’l-bâb baʹzı nesneyi işlemek ʹâdetleridir, ʹillet-i mûcibe yok iken. Ve gâh olur zarûret-i şiʹrden ötürü aslına redd olunup hemze-i mahzûfeyi isbât ederler. Ve

إِكْرَامٌ [ikrâm] Evlâd-ı kirâm sâhibi olmağa dahi derler; yukâlu: أَكْرَمَ الرَّجُلُ إِذَا أَتَى بِأَوْلَادٍ كِرَامٍ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı